Anadolu’nun Peteğinden, Türkçenin Çiçeğinden: Balım Kız Dalım Oğul
Peteğinden Türkçenin balı süzülen, kucağından Anadolu meyveleri dökülen bir kitap Balım Kız Dalım Oğul. Koyunlar, kuzular, buğdaylar, vişneler, kirazlar, zerdaliler, dört nala koşan atlılar ve annesinin eteğindeki yavrular ile dünyanın en güzel yurdunu anlatıyor bize Ceyhun Atuf Kansu: Anadolu’yu anlatıyor. Balım Kız Dalım Oğul’u okumak, Anadolu’nun köylerini, ırmaklarını, dağlarını, tepelerini bir şairin rehberliğinde dolaşmak gibi.
Büyüleneceğiniz bir dille, Türklerin 1071’de başlayan Anadolu sevdasını, yeni kuşaklara aktarıyor Ceyhun Atuf Kansu. Erzurum’dan Muş Ovası’na süzülen bir leylek gibi Anadolu’yu gezerken, kanat kanat Anadolu, buram buram köy kokusu yükseliyor kitabın sayfalarından. Öylesine canlı bir dili var ki kitabın tandırda pişen ekmeğin kokusunu burnunuzda, dağ başlarındaki çağlayan suyun soğukluğunu ayaklarınızda, Turhal fabrikasındaki şekerin tadını dilinizin ucunda duyuyorsunuz.
Sivas’ta Aşık Veysel’in sazının teline, Konya’da Mevlana’nın gönül seline, Sarıköy’de Yunus Emre’nin çilesine, Söğüt Kışlağı’nda Ertuğrul Gazi’nin boyuna, İzmir’de Homeros’un dizelerine, Akşehir’de Nasrettin Hoca’nın fıkralarına, Toroslarda Karacaoğlan’ın, İstanbul’da Orhan Veli’nin şiirlerine, Geyve’de işgalci İngilizlere karşı savaşırken canı pahasına Geyve Boğazını düşmana dar edip İzmit’i geri alan Yarbay Mahmut Bey’in telgrafına karışıyorsunuz. Selçuklular’dan Osmanlı’ya, Cumhuriyet’ten günümüze akan bir Anadolu şiiri Balım Kız Dalım Oğul.
Anadolu’ya gelen Türklerin dereleri, tepeleri kendi dilinde çağırmaya başlamasını şöyle anlatıyor Kansu: “Başını boz gördüler Bozdağ dediler, suyunu ak köpük çağlar gördüler Aksu dediler, gölünden içtiler tatlandılar Tatlıgöl dediler, ağusundan içmediler Acıgöl dediler.”
“Denizdir ölümü ırmakların” diyen Ceyhun Atuf Kansu’nun sözcükleri hep güneşe, umuda, barışa uzanıyor. Karadeniz’in yeşiline, bozkırın güneşine, Anadolu toprağının her bir tanesine sevdalı kocaman bir yürek. Orta Anadolu’nun bir köyündeki kadınları ise şöyle anlatıyor: yazar “Tahta kaşık, ağaç beşik hep ona bakar. Derdi bir çiçektir gömer, acısı bir ince daldır yüreğinde biter, sevinci bir ninnidir oğul der! Türkçenin çiçeğiyle bezer.”
Ya Nasrettin Hoca’nın Timur’a karşı askersiz, silahsız, mızraksız direnmesine ne demeli: “İnsanın içindeki gülen bilgelikle çıkar Timur’un karşısına halk dili Nasrettin Hoca. Biliyor o, zulüm de gidicidir, burnu Kafdağı’na varmış kendini beğenmişlik de. Ezen de gider, üzen de, sultanlık da geçidir, zenginliğe bel bağlayan sonradan görmüşlük de… Geriye kala kala bizim Akşehir çarşısı kalır ki: Buğday kalır, un kalır, koyun kırpığı yün kalır. İşlenecek tarla, yeşeren bostan kalır, çalışana gülen toprak, bakıldı mı gül veren yaprak kalır geriye, nice ezinç, nice kırım, nice ahlaksızlık görmüşse de soylu, çalışkan, alçakgönüllü halk kalır.”
Cumhuriyetin demiryollarında gezerken Yarımca’dan vişne, Hereke’den erik, Sapanca’dan bir bardak su geliyor önünüze. Ayranlar, elmalar, üzümler ve Yerköy’de yağlı börekle birlikte akıyor altınızdan çelik raylar. Sonra birdenbire bahar gelip, börtü böcek uyanıyor:
“Bahar çığrıcısı tepelerden iner, toprağın ufak delik kapılarını bir bir çalar, karıncalara ses eder onlar çıkar. Sonra gelinböceği, sonra don don böceği çıkar, kuş çığrıcısı göğün kapısını vurur, kuşları salar, ilkönce bülbül öter, sonra armut dalına konar ibibikler öter… Kurt kuş uyanır birden. Bağların kara toprağı kabarır, kara asma budanır ki, gül üzümü vere. Sıra çiçeklere gelir ki, öksüz oğlan çıkar ilkönce, sonra çiğdem, sonra mor bakışlı kedi tırnağı, sonra papatya, sonra madımak, daha sonra teke sakalı çıkar. Aman oğul, bir kayanın dibinde çiğdemi ilk gördün mü, al da koklan, yüzüne gözüne sür, Tanrıya bin şükür sen beni gördün, ben seni gördüm de de, bahara eriştiğine şükret, hele çiğdem, gelecek yıla da buluşalım, koklaşalım de. Gelecek yıl, gelecek yıl, olursak oluruz ak kız çiğdem, olmazsak olmayız onu da Tanrı bilir ne gelir elden, de.”
Kitabın öyküsüne gelince, Ceyhun Atuf Kansu’nun radyolarda yayımlanan “Anadolu Albümü” dinleyenler tarafından öylesine sevilmiş ki, peteğinden Türkçenin balı damlayan bu konuşmalar, daha sonra kitap haline getirilmiş. MEB-100 Temel Eser içinde yer alan Balım Kız Dalım Oğul ile Kansu’nun rehberliğinde büyüleyici bir Anadolu gezisine çıkmaya var mısınız?
Ceyhun Atuf Kansu’nun Milli Eğitim Bakanlığı – 100 Temel Eser arasında yer alan Balım Kız Dalım Oğul kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.