Diktatörü Palyaçoya Çevirmeye Var mısınız?
Muzaffer İzgü, ödüllü hikâyelerini topladığı Dayak Birincisi kitabında, baskı dönemlerinin bireyler üzerine saldığı korkuyu mizahi bir dille anlatıyor. Muzaffer İzgü, polis devletinin ne anlama geldiğini, insanların karakol sözcüğünü duyunca nasıl ürperdiğini öylesine usta bir dille anlatıyor ki yazarın üslubuna hayran oluyorsunuz.
Baskı dönemlerinin anlatıldığı çok sayıda kitap var. Ancak bu kitaplar içerdikleri karanlık atmosfer ve yaşanan acılar nedeniyle okuması zor kitaplar. Muzaffer İzgü’nün Dayak Birincisi kitabı ise bu acıları mizahi bir dille aktarıyor. Bir yandan yüreğiniz sıkışıyor, öte yandan kahkahalara boğuluyorsunuz. İzgü, polis devletini, diktatörlüğü ve askeri rejimleri yerden yere vurarak yaşanan acıların dökümünü yaparken, bir an için bile yüzünüze bıraktığı gülümsemeden vazgeçmiyor.
Akşehir Nasreddin Hoca Gülmece Öykü Yarışması-Altın Ödül, Bulgaristan Halklararası Altın Kirpi Yarışması-Birincilik Ödülü ve Milliyet Sanat Dergisi Gülmece Öykü Yarışması-İkincilik Ödülü gibi çok sayıda ödül almış bir kitap Dayak Birincisi.
Kitapta yer alan Diktatör öyküsü Muzaffer İzgü’nün kitabıyla ilgili çok güzel bir ipucu veriyor. Diktatörün palyaçoya dönüştüğü hikâyede yer alan baba, Muzaffer İzgü’yle benzerlikler taşıyor. Öyküdeki babanın fırça darbeleri gibi İzgü’nün kalemi de diktatörleri ve işkencecileri birer palyaço kılığına sokuyor. Sayfalar çevrildikçe, iktidarın zorba sahipleri, okurların kahkahalarla güldüğü birer palyaçoya dönüşüyorlar.
Diktatörlerin akılsız, hukuksuz uygulamalarını sürdürebilmesinin tek bir yolu vardır: Dayak. Muzaffer İzgü, Dayak Birincisi’nde halkın yediği dayağı anlatırken aslında diktatörlere temiz bir dayak çekiyor. Ama İzgü’nin dayağı farklı: Vurmadan, kırmadan, kalemiyle, sözcükleriyle dövüyor zalimleri. İnsan içine çıkamayacak hale sokuyor. Dayak Birincisi zulme karşı direnişin kitabı. Dayağa karşı dik durmanın, karakola karşı kahkahanın, zorbalığa karşı gülmenin…
Daha önce Muzaffer İzgü okumadıysanız, Dayak Birincisi ile İzgü okumaya başlayabilirsiniz. Halkın gücünü, yoksulluğun, saflığın, aydınlığın güzelliğini bulacaksınız İzgü’nün hikâyelerinde. Karakolda, falakada, dayak sırasında düş kuran insanları gördükçe umudunuz büyüyecek. Baskıya, korkuya karşı durmanın inanılmaz gücünü göreceksiniz sayfalar arasında.
Karakola hep birlikte dayak yemeye giden aileyi, Kökü Dışarıda Niyazi Bey’i, her zaman gittiği berber Selami Usta’nın kendisini öldüreceğinden kuşkulanan paranoyağı, hasta olarak gittiği hastaneden doktor olarak çıkan Osman Efendi’yi, her türlü hapishaneden kaçmayı başaran Pire Memet’i, İstanbul’u fethetmeye gelip kapıların önündeki dilenci ve lahmacuncularla mücadele etmekten yorulan Fatih Sultan Mehmet’i, düşmanı denize döktüğü İzmir’de işportacı ve garsonlara yenik düşen Hamza Çavuş’u kahkahalar atarak okuyacaksınız. Türkiye’nin yakın tarihi bir film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçecek.
Ancak belki de kitapta anlatılanlardan daha çok, bundan kırk yıl önce yazılmış hikâyelerin bugün yazılmış gibi günümüze uymasına şaşıracaksınız.
Muzaffer İzgü doğdu, okudu, düşler kurdu, hikâyeler yazdı ve gitti. İzgü’nün düşleri, hikâyeleri ve direniş ruhu eskiden olduğu gibi şimdi de yüreğimizde.
Diktatörlere ve polis dayaklarına karşı zulme boyun eğmeyenler. Çatık kaşlı zorbalara karşı gülümseyerek direnenler. Diktatörü palyaçoya çevirmeye var mısınız?
Dayak Birincisi’ni indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.