Güneş de Doğar: Savaşın Soldurduğu Hayatlar

Ernest Hemingway’in özgün adı ‘The Sun Also Rises’ olan ‘Güneş de Doğar’ adlı 1926’da yayımlanan ilk romanı, Linda Wagner-Martin’e göre yazarın en önemli yapıtıdır. Birinci Dünya Savaşı sonrası kayıp kuşağın insanlarını anlatan roman, Hemingway’in ve Paris’teki arkadaş çevresinin başından geçen olaylar üzerine kurulmuştur.

Paris’te yaşayan Amerikalı ve İngiliz bir grup arkadaşın İspanya’ya yaptıkları bir geziyi anlatan roman, yalın gerçekçiliği ve çarpıcı diyaloglarıyla dünya edebiyatının önde gelen yapıtlarından birisi sayılmaktadır. Dost Körpe tarafından Türkçeye çevrilen Güneş de Doğar, Türkiye’de Hemingway’in en az okunan kitapları arasında yer almasına karşın;

 

 

  • The Guardian’ın Tüm Zamanların En İyi Yüz Romanı Listesinde 53. sırada, (1)
  • Newsweek’in Tüm Zamanların En İyi Yüz Kitabı Listesinde 68. sırada, (2)
  • Modern Library’nin Tüm Zamanların En İyi Yüz Romanı Listesinde 45. sırada, (3)
  • The Best 100’ün okur oylamasıyla yapılan En İyi Yüz Romanı Listesinde 49. sırada, (4)

yer almaktadır.

“Bugüne Dek Yazılmış En İyi Diyaloglar”

Güneş de Doğar’ı okuyan edebiyatçıların genel olarak birleştiği nokta romanda yer alan diyalogların kitabın ve edebiyat tarihinin doruk noktalarından biri olduğuydu. Kitap yayımlandıktan sonra New York Herald Tribune’den Conrad Aiken, Güneş de Doğar için olumlu bir eleştiri yazmış ve kitapta yer alan diyaloglar için “Bugüne kadar yazılanların en iyisi” demişti.

Gerçekten de kitapta yer alan diyaloglar öylesine sahici, kişiler öylesine gerçektir ki, romanın karakterleri önünüzde konuşuyormuş hissine kapılırsınız. Roman karakterleri, söze karışacağınız kadar yakınınızdadır. Kavgalar hep bir adım ötenizde olur. Süssüz, abartısız, olduğu gibi…

Dünya Savaşının İzleri ve Yalın Gerçeklik

Birinci Dünya Savaşı sonrasını anlatan kitabın her sayfası, savaşın getirdiği ruhsal çöküntü, umutsuzluk ve değersizlik duygusuyla doludur. Hemingway kayıp kuşak denilen ve bu yıkımın içinde savrulan insanları anlatırken herkesin içinde ama herkesten uzakta bir limana sığınmış gibidir: Gerçekler.

Hemingway’in romanda yarattığı gerçeklik öylesine yalın, öylesine acı, öylesine serttir ki sözcükler bir yumruk etkisi yaratır insanda. Güreşler, savaşın acımasızlığını ve büyük yıkımı yansıtır. Yavaş yavaş ölen boğalar, kesilen kulaklar, sırttan girip göğüsten çıkan boynuzlar, bağırsakları yere dökülen atlar, kanlar içindeki hayvanlar ve yaralı insanların arasında çaresiz kalırsınız.

Kitapta yer alan Brett karakteri, özgür bir cinsellik anlayışına sahip olması açısından o dönem için oldukça sıra dışı bir kadındır. Jake, savaşta yaralanarak iktidarsız kaldığından sevgilisi Brett ile fiziksel bir ilişki kuramaz. Ancak Jake, kendi dostlarının bile eski sevgilisiyle birlikte olmasına aldırmıyor gibidir. Hatta, bazen bu ilişkilere aracılık ettiği de olur. Gene de tarifi zor, tuhaf bir ahlakı vardır romandaki karakterlerin. Bu hayatta hiçbir şey onları şaşırtmayacak gibidir. Kayıp kuşağın insanlarıdır onlar; görecekleri her ne olursa olsun, onu doğal karşılayıp, kabullenecek, sonrasında bir şişe şarap daha yuvarlayacak gibi görünürler. Kitabın başından sonuna dek içerler ancak içmek de bir yarar sağlamaz. İçtikçe daha çok kaybolur, daha çok savrulurlar.

Gerçek Kişilerden Oluşan Karakterler

Hemingway’in Güneş de Doğar romanındaki karakterler büyük ölçüde gerçek yaşamdan alınmıştır. Hatta romandaki karakterlerin kim olduğu öylesine belirgindi ki, Güneş de Doğar yayımlandıktan sonra Paris’te yaşayan İngiliz ve Amerikalılar arasında büyük bir gümbürtü koparttı. Romandaki Jake, tartışmasız Hemingway’in kendisiydi ancak diğer karakterler üzerinde tahminler yapılıyordu. Hatta Hemingway’i eleştiren bazı kişiler, roman karakterlerinin gerçek yaşamdakinin birebir kopyası gibi olduğunu söylemişlerdi. Hemingway’in amacı da zaten buydu. Kitabı gözden geçirirken Ernest Walsh’a şöyle demişti:

“Eğer gerçek hayattaki kişiler hakkında yazıyorsan, telefon numaraları dışında bu kişilerle ilgili her şeyi olduğu gibi yazmalısın”.

Kitap bittiğinde Hemingway arkadaşı Scott Fitzgerald’a takılarak, Güneş de Doğar’ın başına, bu kitapta topladığı öğretici anekdotları oğluna ithaf ettiğini belirten bir not ekleyeceğini söyler. Elbette roman bir anekdotlar toplamı değildir. Hem tekniği, hem kurgusu, hem de karakterleri açısından edebiyat tarihinin önde gelen romanlarından birisidir. 

Hemingway’in Kaleminden İspanya: Aşk, Şarap ve Boğa Güreşleri

Güneş de Doğar’ı anlatıp da İspanya’dan söz etmemek olmaz. Çünkü, roman, boğa güreşlerini izlemek üzere Paris’ten İspanya’ya giden bir grup arkadaş arasındaki dostluk ve aşk ilişkilerini anlatırken arka planında inanılmaz güzellikte bir İspanya resmi çizer. Kafeleri, şarapları ve sokaklarıyla sizi 1925’in İspanyasına götürür Hemingway. Fransızlarla İspanyolları karşılaştırırken şöyle yazar Hemingway:

“Bir İspanyol garsonun size teşekkür edip etmeyeceğini anlayamazsınız. Fransa’daysa her şey açıkça parasal temeller üzerine kuruludur. İnsanların sizi sevmelerini istiyorsanız, azıcık para harcamanız yeterlidir.”

Pek çok eleştirmene göre Hemingway’in ilk romanı olmasına karşın en önemli romanı olan Güneş de Doğar, Türkiye’de nedense yazarın diğer romanları kadar ilgi görmemiş. Eğer Hemingway kitaplarını seviyorsanız bu romanı mutlaka ama mutlaka okumalısınız. Çağının etkilerini üzerinde taşıyan, her soluğunda savaşın yarattığı büyük yıkımı yansıtan, tüm zamanların en iyi romanları arasında gösterilen böylesi büyük bir romanı bugüne dek okumadığınız için pişman olacaksınız.

Ernest Hemingway’in bir solukta okunan büyüleyici romanı Güneş de Doğar’ı indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayın.

 

 

https://www.theguardian.com/books/2015/aug/17/the-100-best-novels-written-in-english-the-full-list

 

Kapat