Adları unutulamayan sıradan kadınların dokunaklı öyküleri
Hayattan ve yakınlarından alacaklı, kaderlerine terk edilen, sessizce acı çeken, unutulan kadınlar… Bir de onların acılarına kör ve sağır kalanlar… Gözen Küçükerman, hepsinin yürek burkan öyküsünü anlatıyor sizlere…
Geçmişleri kolayca ellerinden alınmış, “gönlünün kaydığı”na kavuşamayıp istemediği hayatlara sürüklenmiş, unutulmuş, basit ve sıradan yaşayan, yıkıcı-yakıcı-derin yaralar taşıyan Çerkez, Ermeni, Selanik kökenli, Kürt, Türk, Arap, Arnavut, Kosovalı, Sünni ve Alevi, kimsenin tanımadığı sadece yakınları ve sevdiklerince adı unutulamayan kadınların dokunaklı öykülerini öğrenmeye ne dersiniz?
Sessizce acı çekenler, acılara kör ve sağır kalanlar… Ezik, kırık, parça parça olmuş kimlikleriyle kadınlar… Unuttuğumuz, kaderlerine terk ettiğimiz, fark ettiğimizde yüreğimizin telini titreten kadınlarımız… Öyle çoklar ki… Hepsinin fotoğrafı, Gözen Küçükerman’ın kaleminin ucunda… Küçükerman, “Adı unutulmayan kadın Ayla Kutlu”ya ithaf ettiği “Adı Unutulmuş Kadınlar” kitabında, bir kadının gözünden tanıdık duygularla, köy, kasaba ve büyük şehirde hayata tutunmaya çalışan, sıradan kadınların birbirinden etkileyici dokuz öyküsüne yer veriyor. Kitapta, köylü-şehirli, şanslı-şanssız, gecekonduda- lüks dairelerde yaşayan, okuyamamış- iyi eğitim almış, fakir- zengin, ezilmiş-otoriter, 13 yaşında evlendirilen çocuk gelin-sevdiğiyle evlenemediğinden evde kalmış gibi birbirinden çok farklı kadının hayatını öğrenebilirsiniz.
Güldane, Suzan, Senem, Ayla, Hasibe Hatun, Fadime, Sekine, Bayramhan, Zeynep, Seyfur, Seval, Selvi, Sadiye Hanım, Neval, Kehribar, Kadriye, Prizren’li Hayriye Hanım… İşte adı da varlığı da sadece yakınları ve hayatlarına bir şekilde dokundukları tarafından unutulamayan; “hayattan”, “sevdiklerinden” ve yakınlarından alacaklı, sevgi, hüzün ve rahmetle anılan “Adı Unutulmuş Kadınlar”dan birkaçı… Kitapta, tüm bu kadın başkahramanlar arasında iki erkek; Engin Bey ve zekâ özürlü oğlu Oktay ile banka çalışanı Seza Bey de yer alıyor. Çünkü Oktay, daha çok kadınların maruz kaldığı cinsel saldırı-tecavüze uğruyor, tüm düzenini at yarışı oynamak üzere kuran Seza Bey ise karısı Nazmiye Hanım ve Müdüre Hanım’ın bakışı ile anlatılıyor.
Öykülerde, ruhlarında oluşan ağır depremlerin izlerini taşıyan, çaresizlikler içinde kıvranan, acı çeken, ezilen, kırılan, unutulan, anaç, fedakâr, cefakâr, sabırlı, idare edici, üretken, yoğu var eden, sıradan yaşamların yanı sıra hastalıkla mücadele eden iyi yetişmiş, varlıklı otoriter, şanslı, eğitimli gibi birbirinden çok farklı kadının yakınlarında bıraktığı izleri içiniz burkularak okuyacaksınız.
Yaşanılan “o” anı; ana ve yan karakterlerin ruh halleri, davranışları ve olayın geçtiği ortamın tüm ayrıntılarının anlatılmasıyla başlayan öykülerin kimisinde geçmişe ilişkin izlere yer verildikten sonra yine “o” ana ilişkin çarpıcı, sürpriz ve şaşırtıcı bir son ile bitiyor. Ama siz, kafanızda öyküye devam ederken buluveriyorsunuz kendinizi…
-Babası olmayan, üç kız kardeşin en büyüğü, kendisine evini açan bankacı teyzesinin avukat eşinin cinsel saldırısını örtbas edip dedikoduları durdurmak için yaşlı, çulsuz odacı ile apar topar evlendirilen Güldane… Oysa O’nun gönlü, kuzeni Danyal’da…
-Trenlere hayran özürlü Oktay’ın, bu kez uzun süre ortadan kaybolması, babası Engin Bey’in çaresizliği, kendi içindeki hesaplaşması, ihaleler, hırslı müteahhitler, gelen tuhaf telefonlardan tedirgin olan ama bunu eşine duyurmamaya dikkat eden anne ve hiç beklenmeyen acı bir son…
-Annesini üç yaşındayken kaybeden, 6 kardeşin en küçüğü Sekine… 13 yaşında İstanbul’da kapıcılık yapan felçli Hüseyin Efendi’nin çocuk sahibi olması için halasının kızı Seyfur’a kuma gitmesi… Nefret, acı, kader, hınçla geçen 30-35 yılın ardından gecekondu satın alıp oğlu ile birlikte kendine yeni bir düzen kurması ve hiç beklenmedik bir duruma isyan etmesi…
-Çocukluk ve gençliği Maçka Palas’da geçen, Büyükada’da politika ve bürokratların ağırlandığı görkemli bir yaşamı olan Bayramhan Hanım’ın iyi gitmeyen, bir çocukla biten evliliği, un ufak olan geçmişi ve serveti… Ve yolunun alçakgönüllü, hatırşinas, gözü gönlü, yüreği bonkör Anadolu insanı Emmi ile kesişmesi…
-Küçük oğlu ölen Seval’i mutlu etmek için doğurulan ve 3.5 yaşında kızı oluveren Selvi’nin kuzeni Serpil’e benzemesi, beklenmedik bir trafik kasası ve sonrası…“İkinci Kadın” öyküsünün her satırı, Seval Hanım, eşi ve kızı Selvi’nin geçmişte yaşanan acı, sır ve bilinmezliklerini anlamak için ipuçları taşıyor.
-Göğsü alınmış, kanserle mücadele eden, sağlam altyapılı, görgülü, konuşulup dostluk edilecek, bilgili, görgülü, aslen İstanbullu, Mersinli İngilizce Okutmanı Neval ile kızlarının sıkıntılı hayatları ve kaçtıkları geçmişleri…
- Evkaf’ta memurluk yapan Selanik göçmeni ailenin oğlu Nafiz Efendi’nin, Arap kökenli genç, ikinci karısı olan annesi terzi Kehribar ile birlikte, vaktiyle çok sevdiği yüzbaşıyla bilinmeyen nedenlerle evlenemeyen, görevli geldikleri güney kasabasında toprak damlı küçücük evde yaşlanan, geçmişi hiç konuşulmayan Kadriye…
“Sek Sek Arkadaşım Hadriyanus” ve “Bir İç Pilavın Kırk Yılı” kitaplarının da yazarı olan Yüksek İçmimar Gözen, bu kez sizleri güçlü kalemi, kendine has üslubuyla, adı unutulmuş kadınları hatırlamaya bekliyor. Özellikle sürpriz sonlarıyla ilgi çeken, farklı kadınların, farklı hikâyelerine sürükleneceğiniz “Adı Unutulmuş Kadınlar” kitabını, indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.