“Atatürk’ü seven insan da sevmeyen insan da Atatürk’ümüzü tanımıyor”
Yazar ve senarist Tolga Aydoğan ile yeni çıkan kitabı Atatürk’ün İzindekiler üzerine bir söyleşi yaptık.
Tolga Aydoğan kimdir?
1982 Ankara doğumluyum. Ankara’da doğdum, büyüdüm. Üniversiteden sonra İstanbul’da Sinema-TV eğitimi veren Türker İnanoğlu Vakfı’nı burslu kazandım. Çocukluk yıllarımda günlük tutan, öyküler karalayan bir talebeydim. Onun bir yansıması da olarak TURVAK’ta kendimi geliştirmek istedim. Yazarlık hocam ünlü edebiyatçı ve senarist Ahmet Yurdakul’du. Talebeliğim devam ederken Türker İnanoğlu’nun şirketi Erler Film’e önerdi beni. Burada Yeşilçam’ın önemli senaristlerinden, kıymetli bir isim olan Erdoğan Tünaş’tan da usta-çırak ilişkisi içinde senaryo yazımının inceliklerini öğrendim. On altı yıllık yazarlık kariyerimde Arka Sokaklar, Kanıt, Bizim Evin Halleri, Cennet Mahallesi gibi on beş civarında TV dizisinin senaryo ekiplerinde görev yaptım. 12 Eylül, 6-7 Eylül Olayları gibi sosyolojik olayların bireye yansımasını romanlarıma yansıttım. Atatürk’ün İzindekiler ise yayımlanan onuncu kitabım oldu.
Kitabınızın konusu nedir?
Osmanlı Tanzimat’la birlikte yüzünü Batı’ya dönüyor, imparatorluğu ayakta tutabilmek için reformlar yapmak istiyor. Fakat kapitülasyonlar ile eli kolu bağlanıyor. Bu yanlış politikaların nedenlerinden en önemlisi, klasik ifadeyle ‘Çağı yakalayamamak’la yani Sanayi Devrimini kaçırmakla başlıyor. Son dönemde bilhassa eğitimde hamle yapmak istiyor. Yetenekli gençleri yurt dışına gönderiyor. Ama gerici kesimle karşı karşıya geliyor. Darülfünun yani ilk üniversitemiz defalarca açılmak isteniyor, kapatılıyor. Rasathane açılıyor ‘dürbünle meleklerin bacaklarına bakıyorlar’ diye yakılıp yıkılıyor. Hastalık, eğitimsizlik, borçlar Osmanlı’yı hasta adam yapıyor. Bu noktada Atatürk ortaya çıkıyor. Engin vizyonu olan, askeri anlamda donanımlı bir subay, çağdaş fikirleriyle ve etrafında saygı duyulan bir lider. Malumunuz Anafartalar’da parlıyor ve dikkat çekiyor. Sonrası Ulusal Kurtuluş Savaşı… İşgale kayıtsız kalınmasına tahammül edemiyor. Atatürk, harbin bitimiyle işte bu hasta adamın üzerindeki ölü toprağını atmak için bir dizi hamleye girişiyor. Eğitim, ekonomik bağımsızlık, kadın hakları, devrimler… Bunları gerçekleştiren de elbette ki bu ülkenin insanları… İşte ben bu insanlardan bazılarını Atatürk’ün İzindekiler kitabımda anlattım.
Kimler Mesela?
Mesela Mehmet Ali Kâğıtçı ilk aklıma gelen isim. Türkiye’de kâğıt sanayini kuruyor. Hem de ne zorlukla. Yabancılar kâğıt fabrikası açılmasın diye kendisine rüşvet dahi veriyor ama o yılmıyor ilk kâğıt mühendisi olarak İzmit’teki kâğıt fabrikasını açıyor. Ama maalesef şimdi hepsi kapalı. Keşke bugünkü siyasetçiler bu fabrikaların ne kadar güçlükle açıldığını okuyabilselerdi. Sonra bir diğer kişi Ekrem Akurgal, ilk arkeoloğumuz. Muazzam bir kariyeri var dünya çapında bir arkeolog. Ama tanıyor muyuz, çok azımız adını hatırlar. İlk opera sanatkârı Semiha Berksoy, ilk operamız Özsoy’un kompozitörü dünyaca ünlü Bestekâr Adnan Saygun gibi… Kitapta NASA’da görev yapan 1969’da Neil Armstrong’un dünyaya dönüşünü sağlayan Prof. Dr. Arsev Eraslan’ın başarı hikâyesi de var. Babası ki Atatürk’ün okumasını istediği ilk uçak mühendisimiz Necdet Eraslan… Yine ilk gemi mühendisimiz Ata Nutku’nun ilginç hikâyesi bu kitapta. 1925’te Abdülfeyyaz Tevfik Bey Ankara’da Ay’a nasıl gidileceğini anlatıyor. Ama unutuyoruz bu kişileri. İşte bu gençler Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde değindiği gençler… Cumhuriyeti emanet ettiği gençler Türkiye’yi yükseltiyor ve medeniyete taşıyor.
Kitapta öne çıkan neler var?
Atatürk’ümüz Kurtuluş Savaşı için alternatif bir plan yapmıştı. Bu açıklanmadı, derslerde okutulmadı. Adı SAD Harekât Planı’dır. Bu kapsamda hazırlıklar yapıldı, tren rayları çekildi, köylüler sırtlarında mühimmat taşıdı, köprü yaptı ve merkez Eğirdir olarak seçildi. Eğirdir, Kurtuluş Savaşı’mızın kalbiydi. Eğer Yunanlılara karşı bir hezimet yaşansaydı Atatürk orduyu Eğirdir üzerinden Toroslara çekecekti. SAD Harekât Planı’nın haritalarını buldum ve ilk kez bu kitapta okuyucuyla buluştu. Yine dikkat çeken hikâyelerden biri Atatürk’ün şapka devriminde yanında olanlardan biri… Bu kişi mihmandarlığını yapıyor Atatürk’ün, ailesiyle Atatürk’ü Kastamonu’da ihtiyaçlarını karşılıyor. Bu kişi hepimizin bildiği Hababam Sınıfı’nda Kel Mahmut karakterine ilham olan kişi. İşte bu öğretmen Atatürk’ün izinde binlerce talebe yetiştiriyor. Onlardan biri de Rıfat Ilgaz. Bahsini ettiğim öğretmen Atatürk’e o kadar bağlı ki Kurtuluş Savaşı’nda padişaha telgraf çekip “Kemal Paşa memleketi kurtaracak ama siz katli vaciptir diyorsunuz, buna itiraz ediyoruz” diyor. İdamı göze almış bir öğretmen… İşte bunun gibi tarihin tozlu sayfalarında unutulmuş hatıraları, Atatürk’ün izinde yürümüş insanları kaleme aldım.
Ne kadar sürede yazdınız?
Üç yıl sürdü. Daha da araştırmalarım devam ediyor, ikinci cildi yazıyorum bir yandan. Yaklaşık 400’e yakın kitap, akademik makaleler, gazete arşivleri, yabancı arşivler, Osmanlı arşivleri, devlet arşivlerinden sağlanan belgeler, farklı illerde yaptığım sayısız mülakatlar, telefon görüşmeleri… O kadar büyük bir emek ki size tarif edemem. Ülkemizde maalesef kitap okuma oranı arzu ettiğimiz seviyede değil, öyle ki kitap yazanlar kitaptan para kazanmazlar. Hiçbir ticari beklentim yok, ama arkamda böylesine bir eseri bırakacak olmaktan dolayı büyük bir gurur içindeyim. Umarım okuyucular da beğenirler. Çünkü ilk kez gün ışığına çıkan Atatürk’e ait bilgiler olacak. Hatta hiç yayınlanmamış bir Atatürk fotoğrafı ilk kez okuyucu ile buluşacak.
Son olarak bu kitabı neden okumalılar?
Maalesef bu ülkede Atatürk’ü seven insan da sevmeyen insan da Atatürk’ümüzü tanımıyor. Devrimleri neden yaptığını bilmiyor; okumuyor, kulaktan dolma yanlış bilgilerle O’nu öğreniyor. Atatürk’ü son dört yıldır aralıksız araştırıyorum ve ne kadar büyük bir insana sahip olduğumuzu anlayarak mutsuz oluyorum. Evet, mutsuz oluyorum çünkü onun bıraktığı parlayan Cumhuriyeti ileriye taşıyamadık. O’nun ölümünün ardından o parlak Cumhuriyet gerilemeye başladı. Devrimlerine sadık kalmadık, fabrikalarını kapattık, yüzünü bilime dönen ülke zamanla bundan vazgeçti. Atatürk’e minnet duymamız gereken yerde nedensizce, basmakalıp cümlelerle ve maalesef cahilce onu mesnetsiz şekilde eleştirdik. İşte üzücü olan da bu. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülkede ülkenin kurucusuna böyle davranılmaz. Ben bu kitabı herkesin okumasını isterim elbette; ama Atatürk’ü sevmediğini iddia eden kimselerin daha çok okumasını isterim. Asıl onların Atatürk’ü tanımaya ihtiyacı var. Her şeye rağmen gençlere bakınca ümitleniyorum, 29 Ekim’lerdeki o coşku, her geçen gün Anıtkabir’e giden insan sayısının artması beni mutlu ediyor. Ama sadece bayramlarda ya da 10 Kasım’da anmak yetmez, onu anlamak da gerekli. Zaten asıl onu anlayınca Ata’mızın vasiyetini yerine getirmiş olacağız ve ülke yükselecek, bilimle, sanatla, ekonomik bağımsızlıkla... Yaptığı devrimleri anlamak, yurt dışına okuması için gönderdiği öğrencileri niye özellikle bazı bölümlere yönlendirdiğini anlamak, Türklük tarihini niye bu kadar araştırdığını, Türkçenin ve Türk tarihinin üzerine niye bu kadar düştüğünü anlamak gerek. Yüzünü bir yandan Batı’ya dönerken bir yandan Anadolu’daki eski medeniyetleri ortaya çıkarmak için Çatalhöyük kazılarındaki heyecanını anlamak gerek. O ne demişti, ‘Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.’ Bizim hele ki bugün O’nu daha çok anlamaya ve anlatmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Tolga Aydoğan’ın Atatürk'ün İzindekiler / Cumhuriyet'in Unutulan Kahramanları kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.