Birlikte Yaşayıp Birlikte Ölen Philemon’la Baukis’in Hikayesi

Zeus, Olympos Dağı’ndaki seremonilerden sıkıldığında ölümlü bir insan kılığına girip halkın içine karışırmış. Bu gezilerde Zeus’a Tanrıların en kurnazı olan Hermes eşlik edermiş. Gene böyle bir gün Zeus ile Hermes, Phrygia’da (Bergama dolaylarında) gezmeye çıkmışlar ancak çaldıkları hiçbir kapıdan konukseverlik görememiş, içeri davet edilmemişler. En sonunda Baukis ile Philemon adlı yaşlı bir çiftin oturduğu fukara bir kulübenin kapısını çalmışlar.

Ömürleri boyunca birbirine destek olmuş, bu karı koca misafirlerini görünce pek sevinmişler. Zeus ile Hermes’i içeri buyur etmiş, ayaklarını yıkamış, yoksulluklarına aldırmadan hazırlayabildikleri en güzel sofrayı hazırlamış, sirkeye benzer şaraplarını misafirlerine ikram etmişler. Evde bekçilik etsin diye tuttukları kazlarını da misafirleri için kesmeye yeltenmiş ancak kazı yakalayamamışlar. Kaz kaçıp Zeus’un iki bacağının arasına saklanınca Zeus iki ihtiyarı dışarı davet etmiş. Birlikte bir yamaca doğru tırmandıklarında, kentin sular altında kalıp yok olduğunu ancak ihtiyarların yaşadığı kulübenin yerinde mermer bir tapınağın yükseldiğini görmüşler.

Tanrılar:

“Ey iyi insanlar! Konukseverliğiniz karşılıksız kalmayacak! Dileyin ne dilerseniz.” demişler. İhtiyarlar aralarında fısıldaştıktan sonra Philemon:

“Biz bu yaşımıza kadar birlikte yaşadık. Özlediğimiz şu ki, birimiz daha önce ölüp ötekini ihtiyar kollarla mezara taşımak acısını çekmesin. İkimiz de aynı anda ölelim” demiş ve bunun için yalvarmışlar.

İhtiyarların dilekleri kabul edilmiş, ikisi de tapınağa bekçi olmuş. Aradan yıllar geçmiş, karı koca daha ne kadar ömürleri varsa yaşamış. Bir gün tapınağın önünde oturup güneşlenirlerken ve gençlik çağlarını anarlarken, Philemon Baukis’e bakınca ve onun taze ve yeşil yapraklarla titrediğini; Baukis de başını Philemon’a döndürünce onun kollarının dallara dönmekte olduğunu görmüş. İkisinin ayakları artık yere köklenmekte, ağaç kabuğu da gövdelerine bacaklarından yukarı yayılmaktaymış. İki ihtiyar birbiriyle, “Mutlu yaşadık” diye vedalaşmışlar.

Ağaç kabuğu dudaklarını örterken, o sırada oradan geçmekte olan bir yolcu, bir dalın öteki dalla konuşmakta olduğunu sandığı bir ağaç görür. “Bana mı öyle geliyor?” diye şaşırıp durakalınca demincek işittiği insan sesinin, ağaçların rüzgârda fısıldayan yaprakları olduğunu anlar.

Philemon ile Baukis’in hikâyesi gibi çok sayıda söylenceyi Halikarnas Balıkçısının ‘Anadolu Efsaneleri’ kitabında bulabilirsiniz.

  ***

Anadolu EfsaneleriHalikarnas Balıkçısı, ‘Anadolu Efsaneleri’ kitabıyla, Anadolu’nun taşına toprağına sinmiş söylenceleri günümüze taşımakla kalmayıp aynı zamanda tüm insanlık için bir hazine değerindeki kültür mirasını da ortaya çıkarıyor. Herodot ile Yunus Emre’yi aynı dilden konuşturan bu kitabın her sayfasından, duru bir su gibi Anadolu akıyor. Karadenizli Amazonlar, Kyklop’lar, İda Dağı, Dünyanın İlk Güzellik Yarışması, Kybele, Troya Savaşı, Marysas’la Apollon’un Müzik Yarışması gibi daha niceleri bu söylencelerle birlikte yeniden hayat buluyor.

Halikarnas Balıkçısı’nın ‘Anadolu Efsaneleri’ kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

Kapat