Borges: “Kim Kendini Bir Körden Daha İyi Tanıyabilir?”
Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan Saatin Arka Yüzü edebiyatla ilgilenen herkesin ilgisini çekecek, yazarın yaşamından kesitler de içeren eşsiz bir kitap. Kitabın içinde öyküler, şiirler, kitaplar, kediler, çeşit çeşit kalemler ve şairler var:
“Kalıtımsal bir hastalık nedeniyle gözleri yavaş yavaş görmez olan Jorge Lois Borges, muhteşem kitabı Yedi Gece’de körlükle ilgili konuşmasının bir yerinde şöyle diyor:
‘...Kim kendini daha fazla keşfedebilir? Sokratesçi deyimle, kim kendini bir körden daha iyi tanıyabilir?’
Borges’in bu tümcesi irkiltti beni. Bizim gözlerimiz, kendimizi görmeyi unutacak kadar çok mu bakıyor dışarıya yoksa?
Hemen ardından Picasso’nun sözü geldi aklıma:
‘Şu ressamların daha iyi resim yapmaları için gözlerini çıkarmak gerek, güzel ötsünler diye gözleri çıkarılan kuşlar gibi’ diyordu. Görenin göz değil, zihin olduğunu anlamıştı Picasso.
Resim yaparken dış dünyanın gerçekliği zihnin önüne geçmemeliydi. Zihin resmi özgürce tasarlayabilmeliydi.
Borges de bir körün, dış etkilerin büyük bir bölümünden kurtulmakla kendi içine döndüğünü ve böylelikle kendisini başkalarından daha iyi tanıyabileceğini söylüyordu.”
Saatin Arka Yüzü’nü okurken, yazarın Behçet Necatigil’den Melih Cevdet Anday’a, Orhan Veli’den Yahya Kemal’e, Dağlarca’dan Nâzım Hikmet’e, Kafka’dan Calvino’ya uzanan okuma serüvenine de eşlik ediyoruz. Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun okumak ve yazmak üzerine düşünceleri yazarın kendi yaşamından süzülmüş, en yalın halleriyle çıkıyor karşımıza.
“Oysa ne kadar nariniz, ne kadar geçici...”
“Evrenin bilinen yaşı 14 milyar yıl kadar. Bir bu kadar daha sürmeyeceği söyleniyor ama bizim ömrümüz ortalama 70 yıl. Kimi zaman bu kadarcık bir ömür geçmek bilmiyor. Ne kadar uzun yaşıyoruz!..
Kaynak yaparken binlerce kıvılcım dökülür ya çubuğun ucundan; birkaçı hemen sönüp gider, bazısı biraz daha uzun kalır havada, çok azı da yere kadar ulaşır. Dünyanın yaşıyla oranlasak kendi ömrümüzü, olsa olsa o kıvılcımların ömürleri kadar zamanlar içinde doğup ölüyoruz. Sonra kelebeğin birkaç günlük ömrüne acıyoruz. Oysa bir kelebek, ne güzel ve kalıcı bazı işler, örneğin, bizim şiirimize, resmimize benzer kanat vuruşları, pul döküşleri yapmıştır, belki de bilmediğimiz bir kelebek uygarlığı içinde; bize kısa gelen ömründe.
Her şeyimiz o bir kıvılcımın çakıp sönmesi süresinde. Necatigil’in, ‘aç parantez, kapa parantez’i gibi. Hem söneceğimizi biliyoruz hem hiç sönmeyecekmiş gibi tutkuyla bağlıyız kendi ışığımıza. Oysa ne kadar nariniz, ne kadar geçici...
Bu bir kıvılcımlık sürede ne acılar çektiriyoruz birbirimize. O bir kıvılcımlık sürede her kıvılcımın bizim gibi çakmasını istiyoruz, bizim gibi çakmayanın burnundan getiriyoruz. Tutsak ediyor, ilkyazda erguvanları, sonyazda kırmızı yaprakları görmesini engelliyoruz. O bir kıvılcımlık sürede kendimizi tüm kıvılcımların üstünde görüyor, bir solukluk gücümüzle bize yakın kıvılcımları üfleyip parlatıyor, ötekileri görmezden geliyoruz.”
Saatin Arka Yüzü edebiyatla ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap.
Mehmet Zaman Saçlıoğlu tarafından yazılan Saatin Arka Yüzü’nü indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.