Charles Darwin / Resimli Kitap

Charles Darwin – Bir Devrim, ortaokul ve lise çağındaki öğrenciler için çok önemli bir kaynak olmakla birlikte Darwin ve araştırmalarına ilgi duyan her yaştan okurun kitaplığında olması gereken resimli bir kitap. Darwin’in yaşamından kesitler sunan kitap tam sayfa illüstrasyonlarla evrim teorisini ve Darwin’in doğadaki gözlemlerini bize ulaştırıyor.

Charles Darwin henüz küçük bir çocukken doğayı ve canlıları gözlemlemeye başlar. Darwin’i doğada ilk büyüleyen şey çeşitliliktir. İncelediği uğurböcekleri arasında bile küçük farklılıklar olduğunu görüp bunları sınıflandıran Darwin’e göre yirmi dört farklı uğurböceği vardır.

Yaşamı boyunca böcekleri, bitkileri, balıkları, kuşları, kayaların şeklini ve bileşimini incelemekten vazgeçmeyen Darwin bu tutkusunu şöyle anlatır: “Doğa bilimlerine tutkumun alevi hiçbir zaman sönmedi. Çocukluk yıllarımdan başlayarak gözlemlediklerimi anlamak ve açıklamak için müthiş bir arzu duydum. Amacım bütün olayları birkaç genel kural kapsamında sınıflandırmaktı.”

Zooloji ve botanik dışında jeolojiye de ilgi duyan Charles Darwin üniversitede ünlü jeolog Charles Lyell’ın düşünceleriyle tanışır. Lyell’ın çalışmaları Darwin’in gözlemlerini bir aşama yukarı taşır: Yalnızca canlılar değil, Dünya’nın yüzeyi de sürekli bir değişim içindedir. Darwin, o dönemde dinsel metinler baz alınarak 6 bin yaşında olduğu tahmin edilen Dünya’nın çok daha yaşlı bir gezegen olması gerektiğini düşünüyordu (Bugün Dünya’nın 4,6 milyar yaşında olduğunu biliyoruz).

Darwin kan görmek, hastaların çektikleri acıya tanık olmak ve beden üzerindeki kesip parçalamalara dayanamayarak tıp eğitimini yarıda bırakır. Buna razı olan babasının Darwin’den tek bir isteği vardır: Din eğitimi alarak rahip olması. Darwin bu öneriye sıcak bakar. Çünkü o dönemde din eğitimi verilen okullarda geometri, kimya ve doğa bilimleri de okutulmaktadır. Hiç beklemediği bir fırsat yakalayan Darwin’in doğa tutkusu tomurcuklanıp nihayet çiçek açacaktı.

Ancak Darwin’in bu eğitimi de yarım kalır. Öğretmenlerinden botanikçi Henslow, Darwin’e güney yarımkürenin haritasını çıkarmak üzere uzun bir yolculuğa çıkacak olan Beagle gemisinin kaptanı Fitroy’a yol arkadaşı olmasını önerir. 22 yaşındaki Darwin 27 Aralık 1831’de din eğitimini yarım bırakarak 1.700 günlük Beagle yolculuğuna çıkar. Yelkenli gemiyle yaptığı bu yolculuğu Darwin daha sonra şöyle anlatır: “Beagle gemisiyle yaptığım yolculuk hayatımın açık ara farkla en önemli olayıdır ve kariyerimin sınırlarını belirlemiştir.”

İngiltere’den ayrılan Beagle ilk olarak Brezilya kıyılarına ulaşır. Buranın eşsiz tropikal ormanlarını gezen Darwin daha sonra yelkenli gemiyle Arjantin ile Patagonya’yı gezer ve buralardan fosil toplar. Arjantin ovası fosiller açısından çok zengindir. Burada ortadan kaybolmuş hayvanların iskeletlerini inceleyerek günümüzdeki türlerle karşılaştırma şansı bulan Darwin kendi kendisine şunu sorar: “Soyu tükenen gliptodon neden günümüzdeki armadilloya bu kadar benziyor?” Darwin’in kafasında bir düşünce filizlenmeye başlar: Canlı türleri sürekli biçim değiştirir ve bunu bir hayli yavaş yaparlar. Gliptodonu armadilloya dönüştürecek türden bir değişim, ancak uzun bir sürece yayılmış küçük değişimlerin birikmesiyle gerçekleşebilir.

Darwin yola çıkalı neredeyse 3 yıl olmuştur. Şili ve Peru kıyılarını da kat eden Beagle 15 Eylül 1835’te Pasifik Okyanusu’nda bulunan Galapagos takımadalarına ulaşır. Darwin Galapagos’taki pek çok türün dünyanın başka bir yerinde olmadığını fark eder. İspinozları inceleyen Darwin adalardaki kuşların gagalarının birbirinden farklı olduğunu görür. Bunun nedenini tam olarak açıklayamayan Darwin’in çalışması daha sonra bir gerçeği ortaya çıkarır: Kuşların gagaları adalarda bulunan farklı yiyeceklere uyum sağlamıştır. Kısa ve kalın gagalı ispinozlar tohumların kabuklarını ayıklıyor, ince gagalı ispinozlar böceklerle besleniyor, uzun güçlü gagası olanlar ise kaktüs dikenler arasındaki meyvelerle besleniyorlardı ve adalardaki besin kaynaklarıyla kuşların gagaları bir uyum içindeydi.

Tahiti, Yeni Zelanda ve Avustralya’nın ardından Cocos Adalarına gelen Darwin burada mercan resiflerini inceledikten sonra 2 Ekim 1836’da İngiltere’ye geri döner. Darwin beş yıllık Beagle yolculuğunda elde ettiği fosilleri incelemesi için Richard Owen’a, kuşları ornitolog John Gould’a ve bitkileri botanikçi Joseph Hooker’a teslim eder. Artık, Beagle ambarından çıkan sandıkların bilim tarihini değiştirecek yolculuğu başlamıştır.

Darwin egzotik bölgelerin doğasından sonra İngiltere’de evcil hayvanları incelemeye başlar. Bir yetiştirici veya bahçıvanın kendi isteğine göre seçip elediği türleri çiftleştirerek arzu ettiği özellikleri kalıtım yoluyla bir sonraki nesle taşıyabildiğine tanık olur.

Bu arada Malthus’un dünya nüfusunun aşırı şekilde çoğalmasının önündeki sınırları ele aldığı açıklaması Darwin’e yol gösterici olur. İnsan toplulukları büyük bir hızla çoğalırken, savaşlar, kuraklık, açlık ve salgın hastalıklar nüfus artışını frenlemektedir. Bu denge Darwin’e yeni bir bakış açısı kazandırır: Dünyadaki bütün türler hayatta kalmak için savaşmak zorundadır.

Darwin, Beagle yolculuğunu, eğitimi sırasında öğrendiklerini, okuduğu makaleleri, Malthus’un düşüncelerini ve doğadaki gözlemlerini bir araya getirir. Artık bilim tarihinin en büyük devrimlerinden birisi olarak kabul edilen teorisini yazmak için tüm altyapıya sahiptir: Doğal seçilim yoluyla türlerin kökeni.

Kazananlar ne en güçlüler ne de en zekilerdir, kazananlar karşılarına çıkan zorluklara en başarılı şekilde dayanabilenler ve değişen koşullara en iyi uyum sağlayanlardır. Kazananların ödülüyse hayatta kalmaya ve daha çok yavru doğurmaya devam ederek yeni kuşaklara kendi özelliklerini geçirmektir. İşte tür diye tanımlanan benzerliklerin kaynağı da tam olarak budur. Darwin türlerin kökenini bulmuştur!

“Solucanların verimli toprak oluşumundaki rolü”, “Bitkilerin hareket etme yöntemleri”, “Çiçeklerin döllenmesinde böceklerin rolü”, “Bir tohumun bozulmadan okyanusu aşması”, “Yüksekteki besinler ve zürafaların gelişimi”, “Tavus kuşunun gösterişli kanatları” gibi çok farklı konularda bilgiler içeren Charles-Darwin – Bir Devrim, Darwin'in serüvenini ve araştırmalarını takip ederek bir bilim insanının ilk adımlarını, saha gözlemlerinden teori üretmeye nasıl vardığını anlamamızı sağlıyor. Aynı zamanda bu belgesel eser, bilim dünyasına yeni adım atan herkes için de kusursuz bir rehber niteliğinde.

Annabelle Kremer’in yazıp François Olislaeger’in resimlediği Charles Darwin - Bir Devrim, Tonguç Çulhaöz tarafından Türkçeye çevrildi. Kitabı indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayınız.

 

 

 

 

 

Kapat