Don Camillo’nun Küçük Dünyası

İtalyan yazar Giovanni Guareschi’nin ünlü roman kahramanı Don Camillo, yenilenen çevirileriyle karşınızda. Müge Çevikoğlu’nun İtalyanca orijinalinden çevirdiği Don Camillo’nun Küçük Dünyası politik mizah öykülerinden oluşuyor. Birçok ülkede satış rekorları kıran bu roman, 1952 yılında, yönetmen Julien Duvivier tarafından aynı adla sinemaya aktarılmıştı.

Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan Don Camillo’nun Küçük Dünyası, Po Irmağı’nın vadisindeki bir köyün papazı olan Don Camillo ile belediye başkanı komünist Peppone’nin serüvenlerinden oluşuyor. Papaz ile belediye başkanı arasındaki zorlu mücadelenin içinde tanıdık birisi daha var: Hazreti İsa. Ancak yazarın Hz. İsa’sı bizim bildiğimizden farklı:

“Don Camillo’ya karşı tutumumdan alınan bir papaz çıkarsa, buyursun, elinde bulunan en büyük mumu kafamda parçalasın. Eğer Peppone yüzünden bana içerleyen bir komünist çıkarsa, o da buyursun, orağıyla çekicini sırtımda paralasın. Yok ama; Hazreti İsa’nın konuşmalarına gücenen biri çıkarsa, işte o zaman elimden bir şey gelmez. Çükü bu öykülerde konuşan Hazreti İsa değil, Benim İsam, yani vicdanımın sesidir.”

Giovanni Guareschi, yukarıdaki satırları yazdıktan sonra kendi vicdanını tartışmaya kalkışacak kişileri de en baştan uyarır:

“Herkesin iç dünyası kendine ve herkesin Tanrısı da kendine.”

Don Camillo’nun hikâyelerini okurken bir yandan kahkahalarla gülecek, diğer yandan günümüz Türkiye’sini düşüneceksiniz. Dinle politikanın çekiştiği her sahne gözünüzde farklı karakterlerle canlanacak. Çocuğunu Lenin Libero Antonio adıyla vaftiz ettirmeye gelen komünist başkan ile onu kiliseden kovan papazın yumruk yumruğa kavgasına tanık olduktan sonra, iki tarafın Libero Camillo Lenin adında uzlaşmasını gülümseyerek okuyacaksınız. Elbette Don Camillo’nun sözleri de aklınızda kalacak: “Lenin adını koyabiliriz, yanlarında bir Camillo olduğu zaman bu tiplerden zarar gelmez.”

Bu küçük alıntıdan da görülebileceği gibi Guareschi’nin mizahında nefrete yer yoktur, en amansız, en kanlı, en hileli mücadelenin sonunda bile aklınızda kalan hep sevgi, dayanışma ve dostluk olur. Taraflar birbirine tuzaklar kurar, akla gelmedik dümenler çevirir ancak hiçbir zaman kin, nefret beslemez, tam tersine düşmana karşı rakibini sahiplenir:

“Nehir ile dağın arasında bu topraklarda başka yerlerde olmayan şeyler vardır. Bu manzara ile uyum içinde olan şeyler. Burada herkese ölülere de dirilere de iyi gelen bir rüzgâr eser, köpeklerin bile bir ruhu vardır. Bunlar bilinirse, Don Camillo ve Peppone gibiler daha iyi anlaşılır. Bütün bunların ışığında, birinin bir başkasının kafasını, nefretle değil de dürüstlükle patlatabileceğine şaşılmaz. Ve iki düşmanın, gün sonunda temel konularda hemfikir olabileceğine de.”

Giovanni Guareschi, romanındaki karakterleri işte böyle anlatır. Don Camillo ile Peppone bir kavgaya tutuşur bir barışırken, okur da büyük bir keyifle Po Ovası’nın güzel havasını solur: 

“Görkemli, kendi halinde akan nehrin kıyısında, akşama doğru, bisikleti üzerinde hızlıca geçer ölüm. Belki de nehir kenarından geçen sensindir. Durursun, oturursun ve oradaki küçük mezara bakarsın. Bir ölünün ruhu gelip seninle konuşursa, korkmaz, onunla sakince sohbet edersin.

İşte bu topraklarda solunan hava böyle bir şeydir.”

Giovanni Guareschi’nin Don Camillo’nun Küçük Dünyası adlı kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayın.

 

 

 

 

Kapat