Halikarnas Balıkçısı'nın kızı anlatıyor: Agnése ile Mutarra'nın Hikâyeleri

Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar adlı diziyle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna ve gelişimine tanıklık etmiş geniş bir ailenin hayatı da gündeme gelmiş oldu. Şakir Paşa ailesi, ressam Fahrünnisa Zeyd, gravür sanatçısı Aliye Berger, seramik sanatçısı Füreya Koral, ilk kadın tiyatro yönetmeni Şirin Devrim, usta yazar Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir) gibi Türkiye’nin sanat ve edebiyat camiasında yer edinmiş sanatçıların doğduğu bir aile olarak dikkat çekiyor. Her birinin kendi şahsına münhasır farklı hayat hikâyeleri var. Bunlar arasında en çok merak edilenlerden biri de Cevat Şakir’in hayatı ve ona bağlı olarak İtalyan eşi Agnése* ile kızları Mutarra’nın hikâyeleri. *(İtalyanca yazılışı Agnése olan bu ad, İtalya’da Aziz St. Agnes’e ithafen verilen, “saf, temiz” anlamında kullanılan bir addır, “Agnezi” olarak okunur. Cevat Şakir’i anlatan değişik kaynak veya haberlerde Agnezi, Agnesi, Agnesie, Agnesia olarak görülmektedir.)

Agnése ve Mutarra hakkında en detaylı bilgiyi Cevat Şakir’in kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan’ın yazdığı, Halikarnas Balıkçısı’nın Kızından Anılar Akın Akın kitabında buluyoruz. Adını babaannesi Sare İsmet Hanım’dan alan İsmet Kabaağaçlı Noonan bir dönem Agnése ile Mutarra’nın izini arıyor, bulamıyor. Benzer şekilde İtalya’da Mutarra’nın kızı Çinzia da adından başka hakkında bir şey bilmediği Türkiye’deki dedesi Cevat Şakir’in izlerini arıyor. Ve Çinzia uzun yıllar sonra, 2004 yılında tatil için geldiği Bodrum’da tesadüfen Cevat Şakir’in izlerini, oradan da annesinin kardeşlerini ve kuzenlerini buluyor. İsmet Kabaağaçlı Noonan kitabında bunu şöyle anlatıyor:

“İşte o 2004 yılı Mutarra’nın kızı Çinzia ve arkadaşı Valeria Bodrum’da tatildeler. Çinzia yolda yürürken birden kafasını kaldırmış, yolun üstündeki “Cevat Şakir Caddesi” yazısını fark edince, “Bu benim dedem!” diye haykırmış. Babamın ölümünden önce, Bodrum’un tek giriş caddesine “Cevat Şakir Caddesi” adı verilmişti. Cevat Şakir o zaman espriyle, “Ha şimdi hükümetin bana yıllardır yaptığını, üzerimden geçen eşek ve develer yapacak” demişti. Ne gariptir ki bu caddenin adı 30 yıl sonra böyle bir buluşmaya vesile olacaktı. İki arkadaş hemen belediyeye gidip görevliye sormuşlar. Fakat ne onlar görevliyi ne de görevli onları anlamış. Gene de işin peşini bırakmamışlar, İstanbul’a döndükten sonra araştırmaya, soruşturmaya devam etmişler. Ve böylece Çinzia dedesini bulmuş; biz de ablamızın ailesine kavuşmuş olduk.”

İlk buluşma İstanbul’da İsmet Kabaağaçlı Noonan’ın kızı Deniz ile Çinzia arasında oluyor. İsmet Hanım bu buluşmaya telefonla katılıyor. İlk konuşmalarda Mutarra’nın 1995 yılında öldüğünü öğreniyorlar. Şimdi Mutarra’nın kızı Çinzia’nın da bir kızı ve torunu vardır. Sonrasında İtalyan Lisesi Mezunları Derneği daha geniş bir buluşma yemeği organize ediyor. İsmet Hanım bu buluşmada okunması için yazdığı mektupta duygularını şöyle anlatıyor:

“Şimdi size kısaca ‘film gibi’ dedikleri türden bir aile öyküsü anlatacağım. Yıllardır varlığını bildiğim, özlemle düşündüğüm ama tanışma fırsatı bulamadığım bir kişiden, Mutarra’dan bahsetmek istiyorum. Mutarra, babamın İtalyan ilk eşinden olan kızıydı, yani benim de ablamdı. O dönem yaşananlar talihsiz olaylardı ve Mutarra ailesiyle birlikte İtalya’ya dönmek zorunda kaldı ve bildiğim kadarıyla da babasıyla bir daha hiç görüşmedi.

Babam Cevat Şakir, sürgün cezasının bitiminden sonra Bodrum’a yerleşti ve annem Hatice ile evlendi. Biz, yani ben, babamın sarı kızı İsmet, kara kızı Aliye, erkek kardeşim Suat ve yazları ailemize katılarak bizi şenlendiren abim Sina ile olağanüstü şanslı bir çocukluk yaşadık. Ama sık sık ablam Mutarra’nın nerede ve nasıl yaşadığını, nasıl biri olduğunu, hatta birbirimize benzeyip benzemediğimizi düşündüm durdum.

Yıllar böylece akıp gitti ve ben bu sorularımın her zaman cevapsız kalacağını sanıyordum; ta ki üç ay öncesine kadar… TUREB mensuplarından Ayşenur Hanım’ın telefonuyla dünyam renklendi. Mutarra’nın bir kızı olduğunu, böylece bir yeğenimin varlığını ve onun İtalyan Lisesi Müdürü Valeria Hanım’ın arkadaşı olduğunu öğrendim. O andan itibaren içimi öylesine derin duygular kapladı ki; şaşkınlık, sevinç, heyecan ve tabii ki üzüntü… Birbirimizden habersiz geçen bunca yıla acıdım.

İsterdim ki şu anda, babam sağ olsa, ablam Mutarra da sağ olsa da bu ânı hep birlikte yaşasaydık. Fakat maalesef insan doğası buna izin vermiyor…”

İsmet Kabaağaçlı Noonan kitabında geçmişe de gidiyor. Dedesi Şakir Paşa’nın ölümünden sonra olanları anlatıyor. Sare İsmet Hanım’ın kızları Hakiye ile Ayşe’yi adadan gönderecek kadar tüm aileyi karşısına alarak oğlu Cevat Şakir’i sahiplenmesinden bahsediyor.

 “Babaannemi düşünüyorum; bir yanda eşi, diğer yanda oğlu… Eşi ölmüş, oğlu hapiste; aile darmadağın. Daha sonraları oğlunu hapishanede ziyarete gittiği için kendisine kızan iki büyük kızı, Hakkiye ve Ayşe’ye, “Bu düşüncedeyseniz terk edin Büyükada’yı” demesin de ne desin?”

Agnése ile Mutarra’nın yaşadıklarına dair yazdıklarının bir bölümü de şöyle:

“Babamın mahkûmiyeti esnasında babaannem torunu ve gelinine de sahip çıkmış. Sonraları babamın hapisten çıkmasından hemen önce Agnezi ve Mutarra İtalyan Elçiliğinde basın danışmanı olan biriyle İtalya’ya gönderilmişler. Sonradan Agnezi bu kişiyle evlendirilmiş. Yıllar yıllar sonra, babam bize Mutarra’dan bahsettiğinde, ona karşı duygularını hiç belli etmezdi.”

İsmet Kabaağaçlı Noonan bu anlattıklarını Mutarra’nın kızı Çinzia’nın anlattıklarıyla şöyle tamamlıyor:

Agnezi İtalya’ya döndükten sonra kızı Mutarra’dan uzaklaşmış; baba özlemi çeken bu kıza babasından bahsetmesini yasaklamış. Annesinden babası hakkında bir cevap alamayan Mutarra buna çok üzülürmüş, zamanının çoğunu odasında yalnız, kitap okuyarak geçirirmiş. Çinzia annesi Mutarra’nın müthiş bir özlem içinde olduğunu hatırlıyor. Babamın ona gönderdiği kendi kitaplarını, okuyamasa da sık sık alıp bakarmış. Mutarra, Çinzia’nın babasından sonra hiç evlenmemiş ve yalnız ölmüş. Bu hazin hikâyeyi düşündükçe ve yazarken gözlerimden yaşlar akıyor.”

İsmet Kabaağaçlı Noonan, Mutarra’nın babası tarafından çizilmiş bir portresine ve tüm Şakir Paşa ailesinin bugüne kadar uzanan soyağacına da yer verdiği bu kitabında dedesi Şakir Paşa’nın, babası Cevat Şakir’in ve diğer aile fertlerinin yaşadıklarını sohbet sıcaklığında bir samimiyetle anlatıyor.

İsmet Kabaağaçlı Noonan'ın yazdığı Halikarnas Balıkçısı'nın Kızından Anılar Akın Akın adlı kitabı almak için tıklayın.

 

 

 

 

 

Kapat