Heybelerinde Bir Tutam Umutla Köleliğe Kaçanlar…
“Ey insanlar neredesiniz? Dün gece yarısından sonra yaşıtlarım derin uykudayken ben ve yarımız çocuk on yedi kişi bir bota bindik. Açıldıktan bir süre sonra öteki yakaya varmaya hazırlanırken bot sönmeye, su almaya başladı. Botun dengesinin bozulmaması için kimsenin yerinden kalkmaması gerekiyordu. Bir kişi ayağa kalkınca bot ters döndü, hepimiz kocaman bir torbadan denize boşaltılan eşyalar gibi suya döküldük. Babam beni ve abimi kucaklamaya çalışırken kollarının arasından kayıp gittim. Can yeleği diye bağıranlar duydum. Ancak yarısına yetecek kadar varmış. Ötesi işte sahildeyim, az ötede ağabeyim Galip yatıyor.” Aylan Bebek.
Sahile vuran Aylan Bebek’i hatırlamayan yoktur herhalde. Bizlere “Neredesiniz?” diye seslenen bir bebek! Sahile vuran bir bebeğin yakıcı çığlığı… Ülkemizdeki Suriyelilerin durumu da Aylan Bebek’in çığlığı kadar yakıcı! Ama kulaklarımızı tıkadık bu yakıcı çığlığa…
Türkiye’de yaşanan her türlü olumsuzluğun nedeni olarak görülen Suriyeliler, bir cinayet işlense, bir hırsızlık olsa, ülkenin ekonomisi kötüye gitse günah keçisi oluyor. Konu ister Suriyelilerle ilgili olsun ister olmasın fark etmiyor, onlar hep suçlu! Çoğu zaman onların lime lime edilmiş bir ülkeden kaçtıklarını unutuyoruz.
Gazeteci yazar ve eski milletvekili Mustafa Balbay bu çığlığa kulak verenlerden. Balbay, Almanya’ya gitmek için yollara düşen Suriyelilerle İstanbul’dan Edirne’ye yolculuk etti. İzmir’in Basmane semtinde Suriyelilerin arasına karıştı, onların hayatına dokundu, acılarını, umutlarını, görmezden gelinen yaşamlarını yazıya döktü.
Yoksulluk ve çaresizlikle iç içe bir yaşam… Böyle bir ortamda yaşam savaşı veren Suriyeliler.
Vatansız kalmış bir halkın acı çığlığına ses olan Mustafa Balbay henüz kitaba başlamadan kitabın adıyla bir mesaj veriyor: Köleliğe Kaçış! Sahi nasıl kaçılır köleliğe? İnsanlar nasıl bir haldeler ki köleliğe kaçıyorlar? Bu durumu romanın ana karakterlerinden biri olan Elif’in cümlesi açıklıyor:
“Eskiden bizi kaçırıp zorla köle yapıyorlarmış, şimdi biz zorla köle olmak için yalvarıyoruz.”
Kitabın ismi sizleri ürkütmesin; çünkü kitabın içindekiler yaşamın ta kendisi… Anlatılanlar sadece kurgu değil, gerçeklerin kurguyla harmanlanmış hali. O kadar gerçek ki her karakterin hikâyesi boğazınızda bir yumru gibi kalıyor… Romanın ana karakterlerinden biri olan Sena da kurduğu cümlelerle boğazınızı düğümlüyor. Dondurucu soğuklarda yaşam mücadelesi veren Sena, “Kimse yağmurda çamaşır toplamaz” derken, neler yaşadıklarına dair sadece basit bir ipucu veriyor.
Halit ve ailesinin yaşadıkları, evlat acısıyla gülüşünü kaybeden Anne Fatina’nın vatan hasretiyle katmerleşen acısı, Elif ve İmdat’ın bir savaşla bölünen aşkları, her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen insanların hikâyesi…
Mustafa Balbay'ın Köleliğe Kaçış kitabını satın almak için tıklayın.