İKİ ÖKÜZ PARASINA GURBETLİK…
Hem edebiyat, hem sinema tarihimizin en zengin malzemesidir, köyünden kalkıp ekmek parası için İstanbul’a gelen emekçiler… “Taşı toprağı altın” İstanbul tüm acımasız güzelliğiyle akılları çelerken çalışma koşulları da bir o kadar acımasızdır. Üç kuruş için alın teri dökülür, insanlar sömürülür... Büyük şehir kültürünü ve şehirli insanı hiç tanımayan bu emekçiler, mizahın en “kara”sına davetiye çıkarır. Tıpkı Halo Dayı ve oğlu İdris gibi.
Muzaffer İzgü’nün sevilen romanlarından “Halo Dayı ve İki Öküz” bir baba-oğulun çalışıp para biriktirmek için köyleri Mescitli’den çıkıp İstanbul’a gelmelerini ve orada yaşadıklarını anlatır.
Halo Dayı hem yıllardır rüyalarını süsleyen iki öküzün parasını, hem de askerden gelen oğlu İdris’e başlık parasını biriktirmek için gurbete gidip çalışmayı kafasına koyar. Altmış üçünde yaşlı bir adam olduğuna bakmaz, karısı “İmamgızı”nın itirazlarına, köydekilerin dalga geçmelerine hiç kulak asmaz. Hırs yapar; köydeki Dik Yussuf, Dingil Zako ve Şişgo Bedo’ya inat, bir gün satın alacağı iki öküzlüyle birlikte köye geri dönmek, artık hayattaki tek amacı, boynunun borcu olmuştur.
Yavuklusu ile evlenme hayallerini erteleyen İdris de, yaşlı babasını koskoca şehirde yalnız bırakmamak için onunla birlikte gider. Bundan sonrası, okuma yazması bile olmayan bu iki insanın İstanbul’da “sudan çıkmış balığa dönme” hikâyesidir. Başlarını sokacakları bir dam, karınlarını doyuracak bir iş peşinde koşacak, inşaatlarda ölesiye çalışacaklardır.
Halo Dayı, hedefine kitlenmiş vaziyette, yaşına rağmen olağanüstü bir performans gösterir. Çıkınlarında kuruş kuruş para biriktirirler. İdris’in ise aklı fikri kadında kızdadır. Duygularını, içinde kopan fırtınaları, fantezilerini, bir kadınla birlikte olmak için “avrat bazarı”na gitme çabalarını utanarak babasından gizler, yeri gelir onun parasını bile çalar. Şehirli kadınlar onda takıntı haline gelmiştir, yavuklusunu unutturacak kadar…
Romanda özellikle “inşaat işi”nde çalışan ameleler, hak yemeyi su içmek kadar kolaylıkla yapabilen açgözlü çavuşlar, işin tüm zorlukları ve çalışma koşulları ayrıntısıyla veriliyor. Anlatım dili, her karakter kendi şivesiyle konuştuğu için okuyana çok sevimli geliyor. Halo Dayı’nın her Anadolu köylüsü gibi doğallıkla sayıp sövmesi, küfürler sallamasını okurken gülmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Halo Dayı “bu maceranın sonu”nu nasıl getirecek, öküzlerini alacak parayı biriktirebilecek mi? İdris’in başına neler gelecek? Köyde geride bıraktıklarını dönünce nasıl bulacaklar? Devamı ve daha fazlası “Halo Dayı ve İki Öküz” romanında!...
Muzaffer İzgü’nün “Halo Dayı ve İki Öküz” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.