İnsan ömrü, deliliğin yarattığı hayalden mi ibaret?..
“Benim deliliğimin özünde salt okuduğum kitaplara inanmam, onları yaşama uygulamaya kalkmam yatmaz. (….) Tanrının bana, adaletsizlikleri giderme, haksızlıkların altında kalan, yardıma gereksinim duyanların yardımına koşma görevini verdiğine inanmıştım.(…) yardımına koştuğum yoksullar, haksızlığa uğrayıp ezilenler, kandırılıp aldatılmışlar, yaptığım iyiliklerin karşılığını beni taşla, sopayla döverek ödemeye kalktılar. Şunu gördüm, şunu anladım ki ezilen, sömürülen, kandırılan sıradan insanlarla onlara bunları yapanlar arasında bir fark yok; onlar kadar sevgisiz, onlar kadar acımasız olabiliyorlar. Sevgiyi, acımayı yitirdikleri anlarda da insanlıktan çıkıyorlar.”
***
Don Kişot; Emin Özdemir’in Kurmaca Kişiler Kenti’nde şatoya benzer iki katlı bir evde yaşamaktadır. Kurmaca kişilerin yaşamlarından kimi kesitleri onların ağzından, onların değerlendirmesiyle dinlemek isteyen yazar, Don Kişot’un ziyaretine gider. Evin cephesinde, Fransız ressam Honore Daumer’in Don Kişot resimlerinden üçü, duvar resmine dönüştürülmüştür.
Mahzun Yüzlü Şövalye
Dostoyevski’nin “en acıklı kitaptır” nitelemesini yaptığı “Don Kişot” yazılalı, neredeyse dört yüzyıl geçti. Adına enstitü ve kürsüler kurulup dersler konan Don Kişot hakkında; romancı, tarihçi, felsefeci ve dinbilimcilerin söyleyip yazdıklarını toplasanız, çok büyük bir kitaplık oluşturur.
Yolu yok Don Kişot’um benim, yolu yok
Yeldeğirmenleriyle dövüşülecek… (Nazım Hikmet)
KURMACA KİŞİLER KENTİ’NDE,
DON KİŞOT ile YAZAR KONUŞUYOR:
“Bakın” dedim soylu şövalyeye, “kimi kurmaca kişiler vardır, adları onları yaratanlarla özdeşleşir: Hamlet gibi, Madam Bovary gibi. Sen de bunların başında gelenisin. Sanırım, hiçbir yazınsal yaratı, okunurluk yönünden seninle karşılaştırılamaz. Söyleyenin adını tam anımsayamıyorum, belki de José Ortega y Gasset söylemiş olabilir: ‘İnsan Don Kişot’u en az üç kez okumalıdır: Kahkahanın kolayca dudaklara fırlayıp harekete geçireceği gençlikte, mantığın egemen olmaya başladığı orta yaşta, her şeye felsefe açısından baktığı yaşlılıkta.”
Sözümü kesti Don Kişot:
“Peki” dedi, “hemen sorayım, sen, bu üç aşamalı okumayı gerçekleştirdin mi?”
“Elbette” dedim, “gerçekleştirmez olur muyum?”
“Öyleyse önce ben sorayım: Benim başıma gelenlerden, yaşadıklarımdan okur olarak seni en çok etkileyeni hangisi oldu?”
Doğrusu böyle bir soruyla karşılaşacağımı beklemiyordum. Duraladım bir anlığına. Don Kişot’un başından geçenler, film şeridi gibi hızla gelip geçti yorgun belleğimden. Etkilendiğim, belleğime kazınmış olaylar öylesine çoktu ki… “Hangisini söylesem?” diye seçmede zorlanıyordum.
“Seçmekte zorlanıyorum” dedim. “Yaratıcın, sana nice tuzaklar kurdu, dramatik durumlar yaşattı. Hemen hepsinin beni etkilediğini söyleyebilirim. Belki de yaşlılığımdan olacak, son okuyuşumda birçok yerde gözyaşlarımı tutamadım. Özellikle de özgürlüğüne kavuşturduğun o sefil kürek mahkûmlarının, onlara yaptığın büyük iyiliğe karşın seni taş yağmuruna tutmaları, sana saldırmaları…” (s.44-45)
Emin Özdemir’in “Kurmaca Kişiler Kenti” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.