İstanbul’un Gizemli Köşelerindeki “Karanlıktaki Kadınlar”ın Hikâyeleri
Karanlık öyküleri bu kez kadınlar anlatıyor. Dokuz kadın yazar bir araya geldi ve Karanlıktaki Kadınlar kitabında İstanbul’a ait mitolojik gerilim öykülerine imza attılar. Ataerkil baskının altında ezilmeye mahkûm edilen kadınların karanlık öykülerle başkaldırışını bu kitapta okuyacaksınız. Kadınların anlattığı, ilginç bilgilerin yer aldığı hikâyeler, İstanbul’un sırlarını ortaya çıkarıyor, sizleri gerilim dolu bir yolculuğa davet ediyor.
“Medusa tüm bedenimi ele geçirmiş gibiydi. Gece kulağımda tıslama seslerini duyuyordum. Onu kapalı kaldığı sarnıçtan çıkarmalıydım.”Bir canavara dönüştürülen Medusa’nın masumiyeti, günah keçisi olarak seçilip kurban edilmesine neden olmuştu. Medusa’yı bu kadar çirkin yapan Athena’nın kıskançlığı olmuştu. Deniz tanrısı Poisedon’a aşık olan Athena, Poisedon’un güzeller güzeli Medusa’ya tutulduğunu farkeder. Medusa’yı kıskanan Athena, Medusa’nın altın rengi saçlarını yılanlara dönüştürür. Medusa artık uzun dişleri, mor dili ve pullarla kaplı diliyle korkunç bir canavara dönüşmüştür. Saçındaki yılanlardan kulakları sağır edici tıslamalar yükselir, Medusa ile göz göze gelenler Athena’nın laneti üzerine taşlaşır. Yerebatan Sarnıcı’nda kafası ters şekilde duran Medusa, kendisiyle ilgili araştırma yapan bir kadının da hayatını alt üst ediyor, etrafına korku salmaya devam ediyor.
“Şimdi artık kendi kendine verdiğin cezayı sona erdirmenin, kabullenmenin ve kendini affetmenin zamanıdır. Uyu, yılanın şahı. Uyu ve gör. Affet ve kucakla. Uyanıp bana döndüğünde, emanet ettiğin tacın bende olacak.”
Zehri ve panzehrini vücudunda taşıyan yılanların kraliçesi Şahmeran, ihanete uğramasına rağmen kendini feda eder. Kendisini gören ilk insan Cemşab, Şahmeran’dan kimseye bahsetmemeye söz verir. Ta ki padişah hasta olana kadar. Vezir Cemşab’ı zorla konuşturarak Şahmeran’ın yerini öğrendiğinde artık ölmekten başka çaresi kalmayan Şahmeran, etini padişahın yemesini, suyunu vezirin içmesini söyler. Hem veziri öldürüp intikamını alır hem de, padişahın iyileşmesini sağlar. Bu kez Şahmeran karşınıza Kız Kulesi’nde çıkıyor.
“Tapınağa gelip bir kenara ilişti. Etrafa şöyle bir baktı. O kadar bakımsızdı ki hikâyesini bilmeyen biri, anıttan ziyade ne olduğu belli olmayan bir yapı sanabilirdi.”
İnanışa göre Maltepe, Süreyya Plajı’ndaki Bakireler Tapınağı’na evlenmek isteyen genç kızlar yüzermiş. Tapınağı ziyaret eden genç kızlar yakın zamanda koca bulurlarmış. Genç kızların hayallerini gerçekleştirmek için gittikleri bu anıtın bir genç kızın kâbusu olacağını kimse tahmin edemezdi. Bakireler Tapınağı, artık adalet isteyen kadınların sembolü olacaktı.
“Ahh güzel Sofia! İhanetin öyle büyük ki, akıtılacak hiç bir kan temizleyemez onu. Ruhunun arınması gerek!”
Haydarpaşa Garı’nın İstanbul Büyücüsü’nün yaptıklarına şahit oluşunu, Büyükada'ya turistik gezi düzenleyen Amerikalı çiftin oradaki Rum Yetimhanesi’nde geçmişe doğru uzanan akıl almaz hikâyesini kadın yazarların kaleminden okuyacaksınız. Üsküdar’daki gizli bir laboratuvarda, kutsallaştırılan anneliğin kadınlar için nasıl bir boyuta geldiğine inanamayacak, “anne olmadan anne olan kadınlar”la tanışacaksınız. Kadıköy’deki Süreyya Operası’nda hayal ve gerçek arasında gidip gelen opera sanatçısını, Caddebostan’daki Ragıp Paşa Yalısı’nda yaşanan gerilim dolu bir hikâyeyi Karanlıktaki Kadınlar kitabında bulacaksınız.
İstanbul’un gizemli köşelerindeki "Karanlıktaki Kadınlar"ın hikâyelerini kadınlardan okuyacaksınız. Kız Kulesi, Yerebatan Sarnıcı, Bakireler Tapınağı, Valide-i Atik Külliyesi, Büyükada… Her satırda, kendinizi gerilim hikâyelerinin geçtiği mekânda bulacak, mitolojik kurguyla harmanlan tekinsiz hikâyelerin birer parçası olduğunuzu hissedeceksiniz.
“Karanlıktaki Kadınlar” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile satın almak için hemen tıklayın.