Kafka Oteli’ni Neden Okumalı?
Söz ustalığı, güçlü bir kurgu, felsefi derinlik, polisiye lezzet ve Kafka’ya esaslı bir saygı duruşu…
Çok ses getirecek, şehirli bir roman. İlhan Deliktaş romanında, Kafka’ya ve başta “Dönüşüm” olmak üzere tüm eserlerine sayısız göndermede bulunuyor.
Bay “K.”
Kafka, adının baş harfini taşıyan “K.” yı temel bir figür, kahraman olarak eserlerinin çoğunda kullanmıştır. Bu durumda Kafka Oteli’nin kahramanı “K.” ile “adaş” oldukları söylenebilir.
Sigorta İşi…
Kafka, avukatlık stajından sonra Prag’da “Assicurazioni Generali”de bir yıl (1907), “İşçi Kaza Sigortası Şirketi”nde ise emekli olana kadar (1908-1922) çalışmıştır. Kafka Oteli’nin roman kahramanı K. ise yine sigortacılık alanında çalışan, sigorta poliçesi pazarlayan biridir; ama Kafka kadar sabırlı ya da zorunlu olmadığı için istifa eder. Ayrıca romanda K.’nın iş gezileri, “Dönüşüm”de kumaş pazarlayan Gregor Samsa’nın işi dolayısıyla yaptığı şehirlerarası seyahatleri de hatırlatır.
Karga Meselesi K. ve eski eşi M.’nin unutulmaz öpüşmeleri; açık pencereden içeri girip dışkısını bırakan ve uçup giden bir kargadan hemen sonra vuku bulur. K. bunu Kafka’ya borçlu olduğunu düşünür ve şunları söyler: “Kafka, Çek dilinde “Karga” demektir. Yaşadığımız anın öylesine olmayışını anlayan ve sanki tohumlarını attığımız bu ilişkinin gübrelenmesi işini üzerine almış olan bir kargaya nasıl saygı duymam! Kargayı aynı dili konuşup birbirimizi anlamamamızdan söz eden Kafka’yla nasıl olur da özdeştirmem.” Kafka Oteli’ndeki karga, kahramanlara Kafka’nın şifreli mesajını bırakmıştır(!)
Böcekler…
Kafka’nın en ünlü yapıtı olan “Dönüşüm”ün kahramanı Gregor Samsa’yı bilmeyen yoktur. Kafka Oteli’nin K.’sı da bir böcek olacak mıdır? Sürprizi bozmayalım; ama Kafka’nın bu eserine bol miktarda “böcek” göndermesi yapıldığını söyleyelim. Örneğin Jokey karakteri, yarış atlarıyla çalışırken çok cesur olmasına rağmen; evcil köpekten, kuş, tavuk, hatta kelebekten bile korkar. Böcekleri söylemeye gerek var mıdır? Böceklerin ışığa geldiğini düşündüğü için titizlenerek yaptırdığı evinde hep karanlıkta oturmaktadır. Yazar Kadın’ın sözcüklerle ilgili yazdığı metinden: “Tüm fişleri, ezip yok etmeye çalıştığı böcekler gibi, botlarının altında tüm ağırlığıyla kirletti.” K.’nın yaşlı komşusu “karnının üzerinde ters çevirdiği çerçeveyle birlikte uyumaya” dalmış; bu sırada açık olan televizyonda haberler bitip “böcek ilacı reklamı” başlamıştır.
Kadınlar…
Kafka kadınlarla hep sorunlu ilişkiler yaşadı. Sayısız ilişki, uzatmalı “ebedi” nişanlılıklar, mektup aşkları, karmaşık ilişkiler… Bu kadınların içinde kuşkusuz en çok bilinen ve özel olanı, Milena’dır. Kafka Oteli’nde K.’nın sevdiği, ilgi duyduğu kadınların isimleri: M., Münevver, Mualla… Bunların Milena’nın “M”siyle ilgisi var mıdır, bunu bilemeyiz. Ancak üvey anne, biyolojik anne, eski eş, yeni sevgili, resepsiyonist kız, şefkatli hemşire… Derken K.’nın da bu konuda kafasının epey karışık olduğu söylenebilir.
Sirk Dünyası…
Sirkte trapez cambazı, bir sirkte iş bulan “açlık cambazı”, yine bir sirk çadırında, at üzerinde gösteriler yapan genç bir binici kız… Kafka’nın hikâyelerinde sirk ve sirkte çalışanlar özel bir yer tutar. Bir Kafka aforizması: "Doğru yol gergin bir ip boyunca ilerler; yükseğe değil, yerin az üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde ilerlemekten çok insanı çelmelemek için çekilmiş gibidir." Kafka Oteli’nde; amcasının yeni kuracağı sirke katılmaya ikna olan K. sadece altı saat içinde ip üzerinde yürümeyi öğrenir. Sirkin fili Zümrüt ile aralarında, hikâyesini sonradan öğreneceği özel bir bağ vardır.
Otel Asansörü…
Kafka’nın “Amerika” romanındaki Karl Rossmann, amcasının evinden kovulduktan sonra bir otelde “asansörcü” olarak işe başlar. Asansörcüler Karl’ın hep hoşuna gitmiştir; biraz dar olsa da, düğmeleri altın yaldızlı, sırmalı üniformasını severek giyer, zamanla bu işin inceliklerini öğrenir. Kafka Oteli’nde ise K.’nın otel yaşantısını anlattığı bölümler vardır. Romanda bazı kilit olaylar asansörde geçer. K.’nın asansöre binişi, bir süre sonra sanki bir bağımlılığa dönüşür. Otelde kaldığı son günlerin büyük bir bölümünü asansördeki otel görevlisiyle katları inip çıkarak geçirir. K.’ya göre “Otelde olmak eğlencelidir.”
Labirentler…
Kafka’nın Amerika’sındaki labirent görünümlü merdiven ve koridorlar, sonradan yazacağı romanların temel atmosferi hakkında ilk ipuçlarını vermiştir. Literatürde “Kafkaesk” sıfatıyla kendine yer bulan ve insanı çıkışsız, çaresiz bırakan bu atmosferden, Kafka Oteli’nde de yararlanılmış. Bastonlu Adam’ın mimarisini çok önemsediği “yaşayan, düşünen, karar veren bir bina” olarak gördüğü şirket binası, labirent benzeri karmakarışık bir yapıya, tuhaflıklarla dolu bir iç mekân tasarımına sahiptir. K. tüm kapıları dener, hiçbirini açamaz, çıkışı bulamaz.
Çin Seddi…
Kafka’nın, Çin Seddi’nin yapılışını konu alan ve ölümünden sonra yayımlanan bir uzun hikâyesi vardır. Sonsuz çaba ve büyük güçlüklerle inşa edilen, tamamlandığında ise eksik, hatta gereksiz olduğu anlaşılan Çin Seddi, insan emeğinin boşa harcanışındaki trajedinin bir simgesidir. Kafka Oteli’nde K., âşık olup sekiz ay evli kaldığı M. ile ayrılıkları için şu sözleri söyler: “Onun ayrılığı benim Çin Seddimdi. Bu duygusal seti aşabilecek büyüklükte bir dalgayı yaratabilecek kimse yoktu ve set gün geçtikçe kibirle büyüyordu.”
Grotesk…
Kafka Oteli’nde aşırı ve gerçeküstü tuhaf olaylar dizisi, roman boyunca devam eder. Yazar Kadın’ın eski evini ve anılarını koruyan yarı deli, tuhaf “Cüce” ve acımasız bir tetikçi olan kardeşi “Dev”, bedensel deformasyonları ile tam da grotesk tiplerdir. Yazar Kadın’ı birlikte yaşamaya ikna etmek için, kendi evinde onun “yazı odası”nın bir kopyasını yaptıran Bastonlu Adam ve sirk sahibi ikizi, takıntılı âşıklar, tutkulu bahisçiler… Yaşamını bu “iç ev”de yazarak geçiren kadın. Her şey yeterince tuhaftır.
Rüya Hali…
Kafkaesk (Kafkaesque) roman kahramanlarının, uyku ile uyanıklık arasında kaldığı çok olur; sancılı, korkulu, umutsuz rüyalar da görürler. Bazen gerçekle düşü ayırt etmekte zorlanırlar. Benzer haller Kafka Oteli’nde K.’nın da başına gelir: Uykuya teslim olmadığına yemin edebilecekken kısa R.E.M. uykusunda olmayacak şeyler görür. Romanın sonlarına doğru: “O günden sonra gerçek uykumun ve uyanıklığımın hangisi olduğunu anlamayacağımı bilmiyordum.” diyecektir. K. artık, hakikat olan rüyadan rüya olan gerçeğe uyanmıştır. Orhan Pamuk’un “Kara Kitap”ında Galip, eşi Rüya’yı arar. Kafka Oteli’nin ana karakteri ise gerçekten Yazar Kadın’ın gördüğü rüyanın peşindedir.
Sinek Sekiz ve Kumar…
Kafka Oteli’nde K., Yazar Kadın’ın metinler içeren bir dosyasını götürüp Milli Kütüphane’de okur. Hayat-kumar ilişkisini irdelediği metin ilginçtir: “Bütün hayat kumar gibidir, basit bir bahis. Yazgıyla oynanan bir iki el kâğıt. Kartları dağıtan kişinin de kimde ne olduğunu bilmediğinden blöf yaptığı bir oyun. Yaşamak hakkında düşünürken kumar hakkında düşünmemek olmaz. İnsanlığın en eski alışkanlığıdır kumar.”
“Sinek Sekiz Nakliyat” hem Yazar Kadın’ın romanının, hem de imza gününe gelen nakliyeci adamın bıraktığı kartvizitteki şirketinin adıdır. Kitap şeklindeki kartvizitte şöyle yazmaktadır: “Sinek Sekiz Nakliyat” “Hayatınızı yazmak için, onu yaşayın!”
Jokey ve At Yarışı...
Kafka’nın “Erkek binicilerin düşünmesi için” adındaki hikâyesi; at yarışları, yarışçı, bahisçi, kazanan ve kaybedenler hakkındadır. Kafka Oteli’nin önemli karakterlerinden Jokey, romanın olay örgüsünde kilit bir yere sahiptir. “Yarış günü, birbirlerini tanımayan ama birbirine karşı bahse tutuşan herkes oradaydı.” ”Silah sesiyle aynı anda, ışıldayan nallar yere değiyordu.” “Atın devrildiği an hepsinin hayalleri eyerin üzerinden aşağı kaydı. Kaybetmeyi umduğu halde kazananlar, kazanmayı umduğu halde kaybedenler, kazanırken kaybedenler hep birlikteydi.”
Kafka Oteli romanı, başkent Ankara’da geçer. Seğmenler Parkı, Milli Kütüphane, Ulus, eski meclisin önü, Hal, Anafartalar... K.’nın eski bir Roma yerleşkesi olan bu şehirle gönül bağı güçlüdür. “Şehir çoğu insan için ne ifade ediyor bilmiyorum ama ben bir annenin değil, bir şehrin çocuğuyum.” “Şehir kelimesi “işhar”dan gelir, bu, işaret edilen şey anlamındadır. Fakat kimse işaret edilen bu şeyi göremez. O bilinemez, evet, şehir bilinemez.”
Kafka Oteli’nde, Bastonlu Adam’ın “bastonu” sakatlığını imlemekten çok, güç ve otoritenin simgesi gibidir. Kafka’nın “Dönüşüm” romanında böceğe dönüşmüş oğlunu, bastonu ve gazetesiyle kovalayan, bastonuyla yönlendiren, kapıyı da onun üstüne, bastonu yardımıyla iten babayı hatırlamamak olmaz.
Kafka’nın 1919’da sinemada âşık olduğu ikinci kadın Julie Wohryzek’tir. Kafka Oteli’nde K. ve eski eşi M. birlikte sinemaya gidip bir film izler. K. ilişkilerin başlangıç evrelerinde insanların sık sık sinemaya gittiklerinden söz eder ve sinema perdesindeki değişen ışıkla sevdiği kadının ne kadar eşsiz olduğunu ama onu kaybettiğini düşünür.
İlhan Deliktaş’ın “Kafka Oteli” kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.