MOSSAD Suikastlarının Gizli Tarihi: Kalk ve Önce Sen Öldür

İsrailli araştırmacı gazeteci Ronen Bergman’ın yazdığı Kalk ve Önce Sen Öldür, büyük bölümü siyasi liderler ve istihbarat birimi çalışanları olmak üzere kaynağında binlerce röportajın yer aldığı çok kapsamlı bir araştırmanın ürünü. Bergman’ın araştırması, istihbarat yetkilileriyle yapılan röportajlar ve birkaç kaynaktan teyit edilen bilgiler sonrasında MOSSAD’ın bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış hedefli öldürme programlarının bir tarihi niteliğinde.

“Eğer Biri Seni Öldürmeye Geliyorsa Erken Kalk ve Önce Sen Öldür”

Kalk ve Önce Sen Öldür, İsrail’in Ortadoğu’ya bakışını anlamak için çok önemli bir kaynak. Kitap İran’ın nükleer programında yer alan bilim insanlarından Suriye’deki hedeflere, mülteci kamplarındaki sivillerden sokaklardaki çocuklara kadar onlarca öldürme eylemini ayrıntılarıyla açıklıyor.

Yayımlandığı yıl dünyada ve İsrail’de büyük yankı uyandıran kitap MOSSAD’la ilgili bugüne kadar yazılmış en kapsamlı araştırma olarak görülüyor. Kitap, “Bizi öldürmek isteyen herkesi biz daha önce öldürüyorduk” sözüyle özetlenen bir anlayışın ortaya çıkışını, gelişmesini ve sonuçlarını gözler önüne seriyor.

Kitapta yer alan MOSSAD yetkililerinin demeçlerinden alıntılar:

  • “O dönemde öldürdüğümüz Arapların bir kısmını neden öldürdüğümüzü bilmiyorduk. Araplar da bugüne kadar neden öldüklerini öğrenemediler.”
  • “Beklenmeyen şey en çok beklenen şeydir.”
  • “Şaron’un arka çıkmasıyla korkunç şeyler yapılıyordu. Burada sivillerin arasında kaos ve korku yaratmak adına kitlesel şekilde öldürmek için öldürme eylemlerinden bahsediyoruz. Ne zamandan beri pazar yerlerine havaya uçuracağımız bomba yüklü eşekler gönderiyoruz?”
  • Kiraz biriminin istihbarat bölümünde bir asker olan Alon Kastiel şöyle söylüyordu: “İntifada’nın patlak vermesinin ardından askerlik görevimle ilgili her şey değişmişti. İntifada öncesinde, aranan kişinin sağ ele geçirilmesi için çok büyük bir çaba harcardık. İntifada’dan sonra ise bu harekât tarzı sona erdi. Öldürmek için fırsat kolladığımız açıktı.” 

 

Sabra ve Şatilla Katliamları

İsrail’in Sabra ve Şatilla’daki Filistin mülteci kamplarında Filistin Kurtuluş Örgütü üyelerinin saklandığı iddiası üzerine 1982 yılında Beyrut’taki İsrail yanlısı Hıristiyan milisler tarafından İsrail’e göre 700, Filistinlilere göreyse 2.750 sivilin (çoğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan) katledildiği Sabra ve Şatilla katliamlarıyla ilgili Robert Hatem şunları anlatıyor: “Kamp kulübelerden, teneke barakalardan oluşuyordu. Ateş edince herkes yerlere yuvarlandı. Her yöne ateş ediyorduk. O duvarların ardında kim var diye kontrol etmiyorduk.”

 

 

Tel al-Zaatar Kuşatma ve Katliamı

1982’deki Sabra ve Şatilla katliamları sırasında Falanjistlere verdikleri destekten ötürü yabancı devletler tarafından suçlanan Şaron’a içeride de Şimon Peres ve İzak Rabin’den eleştiriler gelince Şaron eski defterleri açarak Peres ve Rabin’in ülkeyi yönettikleri sırada İsrail’in Marunilere verdiği destek sayesinde Marunilerin 1976’da Tel al-Zaatar mülteci kampında gerçekleştirdikleri katliamla ilgili gizli belgeyi açıkladı. Peres ve Rabin döneminde yaşanan korkunç olaylar sırasında çocuklara yönelik katliamları ve hamile kadınların karınlarını yaran jiletleri anlatan Şaron gerekirse bu belgeleri uluslararası basına sızdıracağını ima ederek şunları anlatıyor: “İlişkileri siz kurdunuz, biz de devam ettirdik. Ayrıca onlara katliamdan sonra da yardım ettiniz. Eğer bu şekilde davranmasaydınız ben bu konuyu dallandırıp budaklandırmazdım… Sizin, Bay Peres, Tel al-Zaatar’dan sonra ahlak üzerinde bir tekeliniz yok.”

Soğukkanlı Cinayetler

“Hedefli öldürme birimi Süngü’nün başında Carlos bulunuyordu. Meslektaşları Carlos’un cinayetleri soğukkanlılıkla ve yöntemli bir şekilde işlediğini, bir an bile duraksamadığını söylüyorlardı. 1983 yılında Yunanistan’da bir trafik ışığında bekleyen Ebu Cihad Donanma Birliği Komutan Yardımcısı Mamoun Meraish’in yanına bir motosiklet yanaştı. Motosikletin yolcu koltuğundaki kişi olan Carlos, susturucu takılmış silahını çekti ve öldüğünden emin oluncaya kadar Meraish’e ateş etti. Tüm bunlar Meraish’in dehşetle feryat etmeye başlayan dört, dokuz ve on üç yaşındaki üç çocuğunun gözleri önünde cereyan ediyordu.”

Dul Kadın Tekniği

İşgal edilmiş topraklardaki çatışma süreci boyunca, silahlı adamların saklandıkları yerlerde taciz edilerek saklanmış bir keskin nişancının atış menziline yönlendirilmesi suretiyle Dul Kadın tekniğinin çeşitli varyasyonları kullanılmıştı. Bu varyasyonlardan birinde bir İsrail kuvveti, teröristlerin yoldaşlarından birini sokak ortasında göstere göstere tutukluyor, silahlı kişileri dışarı çıkıp saldırmaları için provoke ediyordu. Bir başka varyasyonda, üzerinde hoparlör bulunan zırhlı bir araç bir sokak üzerinde bir aşağı bir yukarı geziyor, “Hani, İzzeddin El Kassam Tugayları’nın tüm o büyük kahramanları nerede? Neden dışarı çıkıp çarpışmıyorsunuz? Çıkın da erkek olup olmadığınızı görelim” gibi Arapça olarak kaydedilmiş meydan okumalar yüksek sesle dinletiliyordu. Ya da daha provokatif bir şekilde, “Cihatçıların hepsi ib.edir” ya da “Hamaslılar o. çocuklarıdır. Analarınız sokaklarda çalışıyor ve isteyen herkese bedava veriyor” gibi şeyler dinletiyorlardı. Bunlar daha çok ayıklanmış ifadelerdir; diğerlerinin yayımlanması bile uygun değil. Şaşırtıcı gelebilir ama bu yöntem işe yarıyordu. Silahlı kişiler rencide edici araca ateş etmek için dışarı çıkıyor ve sonunda yakınlardaki bir apartmana gizlenmiş olan Dul Kadın mensubu bir keskin nişancı tarafından vuruluyordu.

Ronen Bergman tarafından yazılıp İlhami Erdem tarafından Türkçeye çevrilen Kalk ve Önce Sen Öldür: İsrail Suikastlarının Gizli Tarihi kitabını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneğiyle satın almak için tıklayın.

 MOSSAD Suikastlarının Tarihi: “Öldürmek için Fırsat Kolladığımız Açıktı”

 MOSSAD, Askeri Amaçlı Dron (İHA) Kullanımına 1970’lerde Başladı

 

 

Kapat