Norveç Kültür Fonu Ödüllü Sercan Leylek’in Fantastik İlk Romanı: Duvar ve Adam
Bir duvar vardı. Yedi kuşak boyunca dünyada o duvardan daha önemli bir şey olmamıştı. Bütün duvarlar gibi iki anlamlı, iki yüzlüydü. Neyin içeride, neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı. (Mülksüzler, Ursula K. Le Guin)
Almanya’nın Berlin Duvarı, İsrail’in Batı Şeria Duvarı ve Çin Seddi… Tarihin en güçlü, en yıkılması zor sanılan duvarları… Duvarın anlamsal olarak derinleştiği bir nokta var; ayırıcı olmaları. Tarihte, mimaride, edebiyatta duvar nerede durduğunuza göre bazen güvenliği sağlayan bir koruyucu bazen de önyargının, ayrıştırmanın muhafızı gibi dikilir karşımıza. Toplumları, bireyleri birbirinden koparır. Duvar yazgıdır, anlamsız bir ölüme mahkûmiyetin simgesidir.
Sercan Leylek’in Oslo Kitap Festivali’nde ikincilik ödülü aldığı Duvar ve Adam romanı da duvarın bu iki özelliği arasında gidip geliyor. Nazilerden kaçan Yahudi bir genç kıza kalkan olan duvarın aynı zamanda kendisinin hapishanesi olacağını tahmin edemediği bir hikâye ile baş başa kalıyorsunuz. Norveç’te geçen romanın Yahudi Soykırımına uzanan kökleri, Yahudi genç kız ve göçmen bir adam arasındaki hikâye ile başka bir boyuta taşınıyor. Duvar, tarih boyunca ötekileştirilen iki bireyin ortak noktası hâline geliyor.
“Gerçekten de ömrünün yetmiş beş yılını hapiste geçirmiş bir insan var olabilir mi? Üstelik hiç suçu yokken.”
Duvar ve Adam, sizi Antik Mısır’dan 1942 yılının savaş ortamına, zaman zaman da günümüz Norveç’ine götürüyor. Sayfalar arasında tarihin farklı dilimlerinde büyülü bir maceraya sürüklüyor. Duvar ve Adam, sizi karakterlerin iç dünyasına uzun bir yolculuğa çıkarıyor. Kendi iç sesinizle hesaplaşmanıza neden oluyor, size sürekli, “Ben olsam ne yapardım?” sorusunu sorduruyor. Mesela her gün işe giderken yanından geçtiğiniz duvardan bir ses gelse bu sesi hiç duymamış gibi yolunuza devam edebilir misiniz? Duvar ve Adam romanında da göçmen adam için artık geri dönüş yoktur. Bir kere o sesi duymuştur. Adam, neler olup bittiğini anladığında artık çok geçtir. Bir seçim yapması gerekir. Bu seçim onu birçok risk almak zorunda bırakacak, yaşamını tamamen değiştirecektir. Duvar ve Adam, bizi zihinlerimize örülmüş duvarları yıkmaya, içimizdeki ötekiyle yüzleşmeye zorluyor. Duvarların olmadığı bir dünya hayali kurduruyor.
“Bazen dünyaya bir çocuk gibi baş aşağı bakmak, hiç fark edemeyeceğimiz şeyleri görmemize yardımcı olur.”
Gündüzleri yazılımcı olarak çalışan Sercan Leylek, geceleri de roman yazıyor. Üniversite öğrencisiyken edebiyat dersinden kalmış olması onu yazmaktan vazgeçirmemiş, hatta ödüllü bir yazar olmuş. Film senaryosu olarak yazmaya başladığı Duvar ve Adam, film tadında bir roman.
Gerçekliğin, doğrunun ne olduğunu sorgulayacağınız sürükleyici bir roman arıyorsanız, Duvar ve Adam fantastik öğeleriyle etkileyici bir okuma şöleni sunuyor.
Sercan Leylek'in Duvar ve Adam romanını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.