Savaşın Anlamsızlığını Yüzümüze Çarpan Bir Roman: Anne Beni Bekleme
Anne Beni Bekleme romanında savaşmak zorunda bırakılan bir askerin çaresizliğini, umutsuzluğunu, mutsuzluğunu, savaşın karanlık yüzünü okuyacaksınız. Hidayet Karakuş’un yazdığı Anne Beni Bekleme, Kurtuluş Savaşı'nı Yunan bir askerin gözünden anlatan sürükleyici bir roman.
“Niye barıştan korkar insanlar? Neden birbirinin gırtlağına sarılır bu insanoğlu durmadan? Ben bu insanların mı yurtlarını ellerinden alacaktım? Bu insanların çocuklarını mı, kardeşlerini mi öldürmek için gelmiştim buralara?”
Anne Beni Bekleme, “Arkamızda Büyük İngiltere, Büyük Fransa, Büyük Amerika varken tabanlarında çarık bile kalmamış Türklere mi yenileceğiz” diyen bir Yunan Başkomutanı ile “Tek çare var: Yunanlarla Türkleri sonuna kadar vuruşturmak” diyen İngiliz Başbakanı’nın masum vatandaşlarını savaşa sürüklemesini, onların hayatlarını nasıl mahvettiğini anlatıyor. Anne Beni Bekleme, İngilizlerin, Türkleri ve Yunanları emperyalist çıkarları için kullandıklarını anlayan Yunan bir askerin kendi hükümetinin tutsağı olduğunu fark etmesini anlatan acıklı bir hikâye.
“Canım oğlum nasılsın? İyi misin? Üç yıl oldu, burnumda tütüyorsun. Bizim buralarda havalar iyice soğudu. Diyorlar ki Anadolu’da da kış başlamıştır çoktan. Öyle mi? Üşüyor musun çocuğum? Sana bir kazak örüp yollamıştım, eline geçti mi? Geçtiyse onu içine giy. Çok korkuyorum oğlum. Savaşta o güzel yüreğinin katılaşmasından korkuyorum. İnsanlığını yitirme sakın.”
Anne Beni Bekleme, savaşı savaşın içinden anlatan bir roman. Savaşın aslında ne demek olduğunu, savaşanların insanlar değil, devletler olduğunu Yunan bir askerin ağzından anlatıyor. Ölmeye, öldürmeye zorlanan Yunan askerinin, satranç tahtasındaki bir piyondan farklı olmadığını anladığında geri dönme çabasını içiniz burkularak okuyacaksınız. Kendi arkadaşlarının yaptığı vahşete tanık olduktan sonra insanlığından utanan, annesine “beni bekleme” diye haykıran Yunan askerin isyanına tanık olacaksınız.
“Savaşmak yiğitlik gösterisi değildir çocuğum. Duygularınla değil, aklınla düşün.”
Anne Beni Bekleme, savaşın çirkin yüzünü, bütün güzellikleri yok edişini, savaşı birebir yaşayan, savaşmak zorunda bırakılan bir insanın gözünden anlatıyor. Yunan askerin gözünden anlatılan hikâye bir askerin ikilemlerini, savaş üzerine yaptığı sorgulamalarını, suçluluk duygusunu, devletlerin “zafer” adı altında vatandaşlarını kendi çıkarları için nasıl kullandıklarını gözler önüne seriyor. Anne Beni Bekleme, Atatürk’ün söylediği, “Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir” sözünü doğrulayan kurgusuyla boğazınızı düğümlüyor.
“Yüzlerce yıllık komşuluk bitiyor, en yakın dostlar birbirinin canını almak için bekliyordu. Peki neden? Bizim ne suçumuz vardı? Biz hangi akla hizmet ediyor da elin yurdunu kendi yurdumuz yapmaya çalışıyorduk? Biz Anadolu’ya İngilizlerin yolunu açmak, onların çıkarlarının bekçiliğini yapmak için mi çıkmıştık?”
“Filler tepişir, çimenler ezilir” sözünün ne anlama geldiğini Anne Beni Bekleme romanını okuduğunuzda anlayacaksınız. Anne Beni Bekleme, tarihten sahneler eşliğinde savaş, barış, devletlerin çıkarları, emperyalizm gibi kavramlar üzerine insani sorgulamalar yapabileceğiniz sürükleyici bir roman. Kitabı okuduğunuzda hangi milletten olurlarsa olsunlar askerlerin ne kendi yurtlarına geri dönebilen, ne de başkalarının topraklarında kendilerine yer edinebilen masum insanlar olduğunu anlayacaksınız. Anne Beni Bekleme savaşın anlamsızlığını yüzümüze çarpan etkileyici bir roman.
Hidayet Karakuş’un Anne Beni Bekleme romanını indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.