Sevginin, Paylaşmanın ve Dayanışmanın Romanı: Ekmek Parası

Bugün sevgi, paylaşma ve dayanışmaya en çok ihtiyacımızın olduğu zamanlardayız. Ekmek Parası, yokluk içindeyken birbirine sarılarak zorlukların üstesinden gelen gerçek bir aileyi anlatıyor.

Muzaffer İzgü, zorluklarla geçen çocukluğunu anlattığı kitabının sonunda, yoksulluk içinde yaşadıkları derme çatma barakadan ayrılırken şöyle der:

“Dört gün sonra taşınıyorduk. Ardımızda, sevinçlerimizle, acı çığlıklarımızla kapkaranlık bir bahçe bırakacaktık. Kim bilir, belki de bizden sonra birileri gelecekti buraya, kazmalar, kürekler çalışacaktı, her karışında bir anımız olan bu bahçeye kocaman bir apartman dikilecekti… Belki de adını ‘Mutluluk Apartmanı’ koyacaklardı. Yo hayır, kimse bizim denli mutlu olamayacaktı burada.”

Eğer daha önce Muzaffer İzgü okumadıysanız, işe bu kitaptan başlayabilirsiniz. Ekmek Parası, birbirine sarılıp uyuyan iki kardeşle bir anne babanın sıcacık öyküsünü anlatıyor. Yalnızca “Güveç yedik”, “Azıcık para kazandık”, “Barakadan gecekonduya taşındık” diye havalara uçan bir ailenin değil, hiçbir şeyden şikâyet etmeden, canla başla çalışan dünyadaki tüm güzel çocukların öyküsü Ekmek Parası.

İzgü’nün Ekmek Parası, çocukları anlatan bir büyük kitabı mı, yoksa gerçek yaşamı çocuklara anlatan bir çocuk kitabı mı bilinmez ancak yediden yetmişe herkesin okuması gereken bir kitap. Bir yandan okula gidip diğer yandan ekmek parası için sokaklarda koşturan iki kardeşin öyküsünü okuyunca geçmiş günlere gideceksiniz. Akşam olunca kitaptaki gibi birbirine sarılacak belki çocuklarınız. Belki birlikte düş kuracaklar. Çocuğunuzun Muzaffer Dedesi işte o düşün içinde yeniden dönecek dünyaya. Çocukların gözbebeğinde yeniden ışıldayacak gözleri. Sözcükleri yeni filizler verecek. Her baharda…

Kitabı okurken içinizde öyle bir duygu uyanacak ki kitaptaki herkese sıkıca sarılmak, bir çocuk yüreğinin içine karışmak isteyeceksiniz. Aşağıdaki okur yorumları da bunu gösteriyor:

- “Oğlum ikinci sınıfta. Kitap bitince ağlayarak yanıma geldi ve ‘Anne ne kadar zor durumda olan, ekmek bulamayan insanlar varmış’ diye ağladı.” – (Şüheda Yücer / Kitap Yurdu)

- “Dokuz Defa Okudum, Otuz Defa Ağladım” – (kitap-kolik / Kitap Yurdu)

Muzaffer İzgü’nün Adana’da geçen çocukluğunu okurken, sizler de yorumlardaki gibi gözyaşları içinde kalacaksınız. Oysa sizi üzecek bir satır bile yok kitabın içinde. Yine de son sayfayı çevirdiğinizde kendinize soracaksınız: “Bu kadar güzel bir kitabı okurken ben neden bu kadar çok ağladım?”

Kim bilir, belki çocukluğunuza özlem, belki de gözünüzde canlanan eski bir anı…

Muzaffer İzgü doğdu, okudu, düşler kurdu, yazdı ve gitti. İşini kaybeden bir baba, ayakkabısı olmayan çocuklar, su baskınında yıkılan bir ev, kaybolan eşyalar ve ev sahibinin karşısında bükülen boyunlarıyla dünyanın en güzel ailesini okuyup düşler kurmaya siz de var mısınız?

Ekmek Parası’nı indirimli fiyat ve avantajlı kargo seçeneği ile hemen satın almak için tıklayın.

 

 

 

 

Kapat