"Tabut maviye sarılıydı"
Mesut Örs
“… cenazeyi Torba mevkiinde karşıladılar. Bütün Bodrum halkı yollara dökülmüştü. Bodrum’daki bütün dükkânlar kapanmıştı. (…) öğrenciler ellerinde çiçeklerle yollarda bekliyorlardı.(…) Cenaze ‘Halikarnaslım’ adlı tekneye bindirildi. (…) bütün körfezde dolaştırıldıktan sonra kalenin etrafından limana getirildi. Limanda “yalnızca balıkçılar gelsin” denilerek babamın tabutu balıkçılara teslim edildi. Tabut maviye sarıldıydı.”(1)
Bir Halikarnas Balıkçısı geçti bu dünyadan… Dolu dolu bir rüzgâr, gürül gürül bir nehir gibi… Mavi, masmavi…
Elli yılı geçti maviye sarılıp, şu mavi dünyadan gideli. Yaşamöyküsü başlı başına bir serüven ama onun ötesinde yaşadığı toprağa yaptığı katkılarla derin izler bıraktı ardında. Bu katkıları tek bir alanla sınırlamak mümkün değil. Sadece bıraktığı“merhaba”bile tek başına önemli bir değer.
Denizci, balıkçı, bahçıvan, yazar, çevirmen, ressam, düşünür… tek bir sıfata sığmayan bir koca adam. Şu saydığım her bir sıfatı için kitaplar yazılabilir. Ben bu yazıda daha çok yazarlığındaki özgünlüklerden bahsedeceğim. Hayatında olduğu gibi “nevi şahsına münhasır” bir özgünlüğe sahiptir Halikarnas Balıkçısı. Klasik kalıplar, teknik kategoriler içinde tanımlamak zordur yazdıklarını. Belki de bu yüzden o kadar etkili eserler yazmış olmasına karşın Resmi Türk Edebiyatı Tarihi içinde ismi fazla öne çıkmaz. Sevenlerinin çok sevdiği ama çoğu insanın da henüz keşfetmediği, kulaktan dolma bilgilerle bildiği bir yerdedir.
Tabii bu durum O’nun eserlerinin gücünü azaltmıyor. İlk baskısı 1946’da yapılmış olan Aganta Burina Burinata’nın hâlâ yeni baskılar yaptığını biliyoruz. Bu ancak kuşaklar boyu insanların içine işleyecek bir dokunuşla mümkündür. Burada klasik kalıplara sığmayan bir yaratıcılıktan, on yıllardır eskimeyen bir dilden, on yıllardır eksilmeyen bir söyleyiş zenginliğinden bahsetmek gerekiyor.
Öykülerini bir destan anlatıcısı, bir dengbêj, bir meddah üslubuyla anlatıyor Halikarnas Balıkçısı. Bu yüzden kalıplara sığmıyor. Nazım Hikmet’in Kemal Tahir’e yazdığı mektuplarda “Şakir büyük şairdir. Hiçbirimiz onun ayarında, klasik manasıyla, lirik anlayışıyla şair olamadık” dediğini biliyoruz.(2) Şiir kitabı yoktur Halikarnas Balıkçısı’nın. Nazım Hikmet Halikarnas Balıkçısı’nın şairliğini romanları, öyküleri, yazıları için söylemiştir. Bu Halikarnas Balıkçısı’nın edebiyatımızdaki özgünlüğü açısından önemli bir tespittir. Eserlerini bu açıdan incelediğimizde de şiir, roman, öykü, söylence gibi edebi türler arasındaki sınırların kalktığı, bunların iç içe geçip harmanlandığı bir anlatım tarzını görmek mümkün. “Çağdaş Homeros” denmesi boşuna değil.
Anlatım tarzının böyle “kabına sığmayan” tarzda oluşu, O’nun anlattıklarıyla da bire bir ilgilidir. Dolu dolu bir yaşam sevinci, doğa ve insan sevgisi taşar yazdıklarından. Acı bir olayı anlatırken bile içinde bu sevgiyi hissetmek mümkündür. Doğayı, denizi böylesine yaşayan bir varlık olarak edebiyatımıza katan Halikarnas Balıkçısı’dır. Toprağın her halini destan gibi anlatan Yaşar Kemal, “Biz toprağı denizci Halikarnas Balıkçısı’ndan öğrendik” der.(3) Ayrıca “Halikarnas Balıkçısı’na gelinceye kadar bizim edebiyatımızda pek öyle yaşayan doğa yoktu. (…) Balıkçı’yı okurken insan doğayla bütünleşmiş, doğanın güzelliğinde atan bir yürek bulur” diyerek de edebiyata yaptığı katkıyı vurgular.
Yine aynı yazıda Yaşar Kemal’in “Eğer Halikarnas Balıkçısı denize başlamamış olsaydı Sait Faik olmazdı. Olurdu belki de denizi böyle sıcacık anlatan bir Sait Faik olmazdı” diye yazar. Bu tespit, aynı zamanda Halikarnas Balıkçısı’nın eserleriyle başka eserler yazdıran, ilham veren, çağdaşı başka yazarları etkileyen, geliştiren bir yerde olduğunun tespitidir. Bu da sanatta farklı bir noktadır. Kendi eserlerinin kalıcı olmasının yanında, başka başka kalıcı eserler üretilmesine vesile olmak.
Roman ve öyküleri dışında, Anadolu Uygarlığı üzerine yaptığı araştırmalar ve bunlar üzerinden geliştirdiği tezler de Halikarnas Balıkçısı’nı tüm diğer yazarlardan ayıran özgün bir yere koyar. Kitaplarının önemli bir kısmı da doğrudan bunlarla ilgilidir.
Halikarnas Balıkçısı’nı sadece kulaktan dolma bilgilerle bilen, onun zenginliğini henüz keşfetmeyenler varsa, bir yerden başlamak için geç değil. Bilgi Yayınevi tarafından basılmaya devam edilen Halikarnas Balıkçısı kitaplarının hangisini elinize alırsanız alın, sizi gümbür gümbür bir “Merhaba”yla karşılayacaktır.
__________________
(1) Halikarnas Balıkçısı’nın kızı İsmet Noonan’ın anlatımı, İ. Hatice Orman, ‘Merhaba’ Halikarnas Balıkçısı, Bilgi Yayınevi
(2) Nazım Hikmet, Kemal Tahir’e Mektuplar
(3) Milliyet Sanat Dergisi, 19 Ekim 1973, Sayı: 50